Türkiye'nin rektör atamaları
2016’da yayınlanan 676 nolu Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile üniversitelerde rektör atamaları kaldırılmıştı.
BİLGİ: Rektörün bir üniversite için önemi nedir? Rektörün görevleri nedir?
Temel işlevi araştırma olan üniversitelerde yapılan çalışmaların standardını rektörler belirler. Bu standardı yüksek tutan da üniversitedeki iyi araştırmacılardır.
Rektör kelimesinin kökeni, Latince’den ve “yöneten” anlamına geliyor.
Bir rektör;
Üniversite kurullarına başkanlık eder.
Yükseköğretim üst kuruluşlarının kararlarını uygular.
Üniversite kurullarının önerilerini inceleyerek karara bağlar ve üniversiteye bağlı kuruluşlar arasında düzenli çalışmayı sağlar.
Her eğitim-öğretim yılı sonunda ve gerektiğinde üniversitesinin eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve yayım faaliyetleri hakkında Üniversitelerarası Kurula bilgi verir.
Üniversitenin yatırım programlarını, bütçesini ve kadro ihtiyaçlarını, bağlı birimlerinin ve üniversite yönetim kurulu ile senatonun görüş ve önerilerini aldıktan sonra hazırlar ve Yükseköğretim Kuruluna sunar.
Gerekli olan hallerde üniversiteyi oluşturan kuruluş ve birimlerde görevli öğretim elemanlarının ve diğer personelin görev yerlerini değiştirebilir veya bunlara yeni görevler verebilir.
Üniversitenin birimleri ve her düzeydeki personeli üzerinde genel gözetim ve denetim görevini yapar.
1981’de yürürlüğe giren 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 13’üncü maddesinin (a) fıkrasının birinci paragrafı Haziran 2008’de değiştirilerek, seçim sistemi getirilmişti. Son maddeden alıntı:
2016’da çıkarılan KHK ile üniversite öğretim üyelerinin katıldığı rektörlük seçimi sonrası Cumhurbaşkanına sunulmak üzere üç adayın seçilmesi süreci ortadan kalkmış ve bu süreç “YÖK’ün tavsiyesine” bırakılmış oldu.
Geçen beş yıl içerisinde atamalarla göreve gelen rektörlerin oluşturduğu tabloya ilişkin Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Engin Karadağ’ın bilimsel çalışması, 197 rektörün akademik kariyerini mercek altına alıyor.
Bu araştırmada, rektörlerin, Scopus ve Web of Science olmak üzere iki farklı veri tabanında yayınlanan makale sayılarına göre mesleki yeterlilikleri inceleniyor.
Scopus’da; rektörlerin dörtte birinin makalesi yer almıyor. Web of Science’da; rektörlerin üçte birinin makalesi yer almıyor.
2016 yılından sonra Türkiye’deki her 37 İlahiyat profesöründen birinin rektör olduğu görülüyor.
2016 öncesinde saygın yüksek okul dergisi Times Higher Education’ın listesinde ilk bine giren üç üniversite, rektörleri 2016 yılında değiştikten sonra listeden düşmüş görünüyor. Aynı üniversiteler, Türkiye’nin üniversite listesi olan Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması (TUMA)’nda da gerilemiş.
Rektör atamaları, 1980 darbesi sonrası kurulan Yüksek Öğretim Kurumu ile başladı. Böylece, 35 yıldır uygulanan rektörlük seçimleri 1981 yılında kaldırılmış oldu.
Bu uygulamanın akademisyen mimarı olarak İhsan Doğramacı kabul edilmektedir.
80’li yıllarda Cumhurbaşkanlığı Ankara’dan rektör atamalarını sürdürdü.
90’lı yılların başında Boğaziçi Üniversitesi’nden öğretim görevlilerinin girişimleriyle oluşturulan heyet; dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e “Biz rektörümüzü kendimiz seçmek istiyoruz” diyerek kendi aralarında seçim yaptılar ve belirledikleri dört aday ismi Demirel’e ilettiler. Ankara’ya verilen mesaj şuydu:
1992’de meclisten geçirilen kanun ile YÖK’ün atama sistemi yumuşatıldı. Buna göre; üniversiteler 6 aday seçecek ve YÖK’e bildirecek, YÖK de bu isimleri 3’e indirip kendi sıralamasını yaparak Cumhurbaşkanı’nın onayına sunacaktı ve Cumhurbaşkanı seçtiği kişiyi atayacaktı.
Rektör seçilmesi geleneği böylece geri geldi… Bu sistem ile Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olan ilk isim Prof. Dr. Üstün Ergüder olmuştu.
2000’lere gelindiğinde seçimlerle belirlenen isim listelerinin birinci sırasındaki adayların atanmamaya başlanması dikkat ve tepki çekmeye başlar. Bu durum 2016’ya kadar Boğaziçi Üniversitesi’nde olmamıştı.
2016’da mecliste Cumhurbaşkanı’na doğrudan atama yetkisi verildi ancak tasarı, muhalefetin itirazları sonucu geri çekilmişti. Ancak çekilen bu değişiklik üç ay sonra KHK ile kabul edildi.
O dönemde Boğaziçi Üniversitesi, rektörlük seçimleri yapılmış olmasına rağmen ataması yapılmayan tek üniversiteydi. Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, ikinci dönemi için %86 oy ile listenin birinci sırasındaydı ancak atanmadı. Erdoğan, Barbarosoğlu yerine Rektör’ün yardımcısı olduğu için aday olmayan Prof. Dr. Mehmed Özkan’ı atadı.
Özkan, dönemin AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Güney’in kardeşiydi. Barbaraosoğlu bu kararın üzerine akademik kariyerini noktaladı.
Prof. Dr. Mehmet Özkan da öğrencilerin protestolarıyla karşı karşıya kalmıştı.
2018’de çıkarılan yeni bir KHK ile rektör olmak için gerekli olan üç yıllık profesör olma şartı kaldırıldı.
2020’de AK Parti Sarıyer İlçe Teşkilatı kurucularından Prof. Dr. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atanması uzun süren öğrenci ve akademisyen protestolarıyla karşılaştı.
2016’da çıkarılan KHK’ya göre devlet üniversitelerinde rektörün, Yükseköğretim Kurulu’nun önerisi ve Cumhurbaşkanı’nın atamasıyla göreve gelmesi belirlendi.
Başa Saralım, Baştan Anlayalım:
“Devlet üniversitelerinde rektör, profesör akademik unvanına sahip kişiler arasından görevdeki rektörün çağrısı ile toplanacak üniversite öğretim üyeleri tarafından seçilecek adaylar arasından Cumhurbaşkanınca atanır(...)Yükseköğretim Genel Kurulunun bu adaylar arasından seçeceği üç kişi Cumhurbaşkanlığına sunulur. Cumhurbaşkanı, bunlar arasından birini seçer ve rektör olarak atar(...)”
2016’dan Bu Yana Atanan rektörlerin
%21.8’i Tıp Fakültesi
%18,8’i Mühendislik Fakültesi
%9,1’i İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
%8,6’sı İlahiyat Fakültesi
%6,1’i Hukuk Fakültesi mezunu
Biraz Daha Geriye Gidelim
“Bir rektör ataması yapılacaksa bizim tercihlerimiz bu isimlerdir.”