Deniz salyası/Müsilaj nedir?
Deniz ortamında oluşan ve fitoplankton denilen mikroorganizmaların belirli koşulların tetiklemesi ve uygun ortamların oluşması ile aşırı artış göstererek ortama salgıladıkları organik bileşikler sonucunda oluşuyor. Oluşan organik bileşikler suyla temas ettiklerinde şişiyor, gözle görünür hale gelerek deniz salyası oluşuyor. Deniz salyasının oluşması ise bazı özel koşullara ihtiyaç duyuyor. Bu özel koşullar için yüksek derecede azot ve fosfat girdisi ile su sıcaklığı gerekiyor.
Neden oluşur?
Bilim insanları farklı sebepler sunsalar da en önemli etken olarak endüstriyel ve evsel atıkları gösteriyorlar. Marmara Denizi’nin etrafındaki büyükşehirlerde yaklaşık 25 milyon insan yaşıyor ve Türkiye endüstrisinin yarıya yakını da Marmara Denizi'nin çevresinde yer alıyor. Bu bölgenin evsel, endüstriyel ve tarımsal atıkların tümü doğrudan ya da dolaylı olarak Marmara Denizi'ne gidiyor.
Bilim insanları müsilaj oluşumunun deniz suyundaki sıcaklık ile de orantılı olduğunu dile getiriyor. Deniz yüzey sıcaklığı verilerine bakıldığında, Marmara Denizi'nin sıcaklığı 2021 yılında 40 yıllık ortalama verinin 2.5 derece üzerinde gözüküyor.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi'nden Profesör Mustafa Sarı, müsilaj oluşumunu şu şekilde açıklıyor: “Fitoplankton gruplarının fotosentez yaparak hızla üremesi için besin maddesine ihtiyaçları var. Bu besini azot, fosfor gibi karasal kökenli elementlerden sağlıyorlar. Biz denize o kadar çok atık yükledik ki, onlar da bu atığı azaltmaya çalışarak çok ürüyorlar ve sonucunda müsilaj oluşuyor.”
Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum, müsilaja yol açan 3 nedeni şu şekilde sıralıyor:
Küresel ısınmanın yol açtığı deniz suyu sıcaklığındaki yükselme,
Denizdeki durağanlık,
Kirlilik.
Uzmanlar ne diyor?
Marmara Çevresel İzleme Projesi yürütücüsü Hidrobiyolog Levent Artüz
“Bu münferit bir olay değil, bir zincir, bir sonuç. Marmara 1989’da öldü. Gördüğümüz, bir cesedin çürümesidir. Denizdeki tür çeşitliliği vahim bir darbe yedi, içi boşaldı, türler arasındaki rekabet ortadan kalktı. Sorun kirlenmeden ötürü tür çeşitliliğinin azalması ve kirliliğe dayanabilen türlerin fert adetlerindeki patlamadır.”
Deniz Biyoloğu Mert Gökalp
Böyle giderse Marmara Bölgesi'ni kapatmak zorunda kalacağız. 25 milyon buradan taşınmak zorunda kalacak. Marmara'da yaşam olmasının sebebi toprağı, suyu, bu bolluğu, bereketi. Ekosistemde bunlardan biri çökerse, Marmara foseptik çukuru olursa ki olabilir, bunun sinyallerini verdi, feryat ediyor şu anda, insan yaşamı da burada mümkün olamaz.”
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Muharrem Balcı
“Marmara bölgesinin yoğun göç alması, sanayi kuruluşlarının çoğunluğunun bu bölgede bulunması, bu sanayi kuruluşlarının atıkları bir şekilde Marmara Denizi'ne ulaşması ve nüfus yoğunluğunun ürettiği evsel, kanalizasyon atıklarının derin deşarj yoluyla veya basit arıtma yöntemleriyle Marmara Denizi'ne verilmesi. Bunun sonucunda da Marmara Denizi foseptik çukuru haline geldi.”
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Büyükateş
"Denizel sistemde sahte bir dip yapısı oluşturuyor. Bu sebeple özellikle balıkların hem beslenmesine hem üremesi hem de göçleri üzerine negatif etkileri oluyor. Özellikle meteorolojik şartların değişmesiyle yaz aylarında devam etmesini beklemiyoruz. İnsan sağlığını doğrudan etkileyecek olmamasına rağmen ortamda sirkülasyonun azalmasıyla çeşitli mikrobiyal faaliyetler meydana gelebilir ve insan sağlığı olumsuz etkilenebilir. Bu nedenle müsilajın bulunduğu alanda denize girilmemesi daha uygun olacaktır."
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı
"Marmara Denizi artık bu kirlilik yükünü taşıyamıyor. Gemlik ve Bandırma körfezleri birinci derece, Erdek Körfezi ise ikinci derece kirli. Müsilaj, solungaçlarını tıkadığı balıkları öldürüyor, toplu balık ölümleri yaşanıyor. Marmara Denizi için mutlaka yeni bir atık politikasının uygulamaya sokulması gerekir. Marmara Denizi'nin kirletilmesi konusunda artık suçlu aramanın anlamı yok. Marmara Denizi'nin 1 litre atığı bile kaldırmaya gücü kalmadı. Marmara Denizi'ne verilen atığı bugün kessek denizin kendisini yeniden toparlaması bir yılı bulur."
Bursa Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Yılmaz
Biz uzun yıllardır bu tür canlıların oluşturdukları müsilaj yapıları üzerine çalışıyoruz. Biliyoruz ki bunları biyoteknolojinin çeşitli alanlarına kaydırabiliriz. Örneğin tarımda verim artırmak için kullanılabiliyorlar, toprağın özelliklerini iyileştirebiliyorlar ya da ağır metal tutma kapasitelerinden kaynaklı olarak kurutulduktan sonra çevre temizlemede kullanılabilir. Bunun da ötesinde bazı müsilaj yapıları ilaç ham maddesi olarak kullanılabiliyor. Antiviral, antibakteriyel özellikleri var."
İstanbul Üniversitesi Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Neslihan Özdelice
“Denizin üstünden müsilaj tabakalarını toplamak geçici bir çözüm. Denizin dibi ölmüş durumda ve bir an önce oksijenlendirilmeli. Göl gibi kapalı alan olsa bol oksijenli hava basılabilir. Bu bir nebze olsun rahatlatabilir. Deniz gibi açık alanlarda durum biraz daha zor ama yurtdışında bunun örnekleri var.”
Emekli Amiral Cem Gürdeniz
"Marmara Denizi için acil müdahale planı derhal devreye sokulmalıdır! Ulaştırma Bakanlığı ile Deniz Kuvvetlerinin temizleme olanakları seferber edilmelidir. Bu yükü sadece belediyeler ve çevre bakanlığı kaldıramaz."
Washington Post: Temel sebep arıtılmamış kanalizasyon atıkları
Amerikan Washington Post gazetesi, Türkiye gündeminde yer alan deniz salyası sorununu ele aldı. “Kalın bir deniz salyası örtüsü Türkiye’nin kıyılarını kasıp kavuruyor” başlığıyla verilen haberde, deniz salyasının su yüzeyine ağları tıkaması ve denizdeki balıkların salya yüzünden tüketilmeye uygun olup olmadığı endişesi nedeniyle balıkçıların sorun yaşadığı aktarıldı. Haberde, deniz salyasının yeni bir vaka olmadığı ancak küresel ısınmanın etkisiyle artan sıcaklıkların olayın etkisini arttırabileceği aktarıldı. Deniz salyasının ortaya çıkmasının temel sebebinin ise arıtılmamış kanalizasyon atıkları ve tarımsal atıkların deniz tabanına pompalanması olduğu belirtildi.
Kolera salgını başlatabilir
Bianet yazarlarından Gıda Mühendisi Bülent Şık'ın haberine göre çözüme ulaşmanın bir hayli zor olduğu müsilaj problemi, kolera hastalığına yol açan bakteri vibrio chlorae'nin yayılmasına sebep olabilir. Tedavisi kolay olsa da hızlı tedavi edilmediği anda ölüme sebebiyet veren bu bakteri, müsilajı oluşturan planktonların üzerinde bulunuyor. Bülent Şık haberinde, acil bir şekilde önlem alınmadığı takdirde Marmara bölgesinde yaşayan insanları çok daha ciddi tehlikelerin beklediğini dile getiriyor. Şık, denizde yaşayan planktonların ve kabuklu canlıların kolera bakterisini taşıdığını, Marmara'yı kaplayan müsilaj tabakasında da bu bakteriden bol bol bulunduğunu belirtiyor.
Deniz salyası önergesi TBMM’de reddedildi
2020 yılının sonundan bu yana deniz salyası sorunu ile gündeme gelen ve son günlerde etkisinde artış gözlemlenen Marmara Denizi’ndeki ekolojik olay, TBMM gündemine de girdi. Cumhuriyet Halk Partisi, Marmara Denizi'nde yaşanan ekolojik felaket müsilaj sorununun araştırılması için önerge verdi. TBMM Genel Kurulu’nda AK Parti ve MHP oylarıyla araştırma önergesi reddedildi.
İBB, israf gerekçesiyle biyolojik arıtma tesisi projesini iptal etmişti
Yapımına daha önceden karar verilen ve ihale aşamasında olan Silahtarağa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi Projesi, 1.5 milyar TL’lik bütçesinden dolayı israf gerekçesiyle iptal edilmiş ve söz konusu dönem tartışmalara neden olmuştu. İhale aşamasına gelen Eyüpsultan'daki 1.5 milyar TL’lik arıtma tesisi için CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun katılımıyla İstanbul tarihinde ilk kez ‘temel atmama’ töreni düzenlenmişti.
MAREM kapsamlı raporlarla 9 kere bildirmiş
Marmara Denizi'nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi (MAREM), 2007-2014 arasında hazırlanan 9 kapsamlı rapor ile Marmara’daki müsilaj artışını bildirmiş. Milliyet Gazetesi’nde yer alan habere göre Marmara Denizi’ndeki çevre felaketine ‘göz göre göre’ gidilmiş.
Marmara’daki kötü gidişin 1975 yılından bu yana yaşandığının aktarıldığı haberde şu ifadeler kullanıldı: “Örneğin 2009 tarihli ve Tekirdağ açıklarında yapılan araştırmayı konu alan raporda, musilaj oluşumunun o tarihlerde bile Marmara Denizi genelini ciddi olarak etkilediğine dikkat çekilerek, ‘Kontrolsüz ve hiçbir arıtmaya tabi olmaksızın yapılan atık su deşarjlarının direkt etkisi göz ardı edilmemeli’ uyarısında bulunulmuş. 2013 tarihli “Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi”nde ise Haliç’te yapılanlardan ders alınmadığı, Marmaray hafriyatının Marmara Denizi’nin en derin yeri, dolayısı ile en kalın su katmanına sahip olan Çınarcık ve Doğu Marmara bulunduğu bölgeye döküldüğüne dikkat çekilerek, ‘Yetmezmiş gibi, en kirli suyumuz Ergene’nin ‘derin deniz deşarjı’ ile Marmara’ya deşarj edilmek istenmesi, olumlu gelişme beklemenin ne kadar büyük saflık olduğunu ortaya koymaktadır’ deniliyor.”
Marmara Denizi'nde Müsilaj Problemi ve Çözüm Önerileri Çalıştayı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Marmara Belediyeler Birliği ortaklığıyla “Marmara Denizi'nde Müsilaj Problemi ve Çözüm Önerileri" Çalıştayı düzenlendi. Çalıştayda, Marmara Denizi'nin mevcut çevresel durumu ve bunun deniz ekosistemine etkileri, kentsel atıksu yükü, su ürünleri ve turizm başta olmak üzere çevre yönetiminin sektörel etkileri, tarımsal kirlilik ve gemilerden kaynaklı kirlilik konuları ele alındı.
Deniz salyasına karşı “Marmara Denizi Eylem Planı” açıklandı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 5 Haziran’da düzenlediği çalıştay sonrası bir eylem planı açıkladı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 8 Haziran'dan itibaren 7/24 esasıyla Türkiye'nin en büyük deniz temizliğinin başlayacağını bildirdi. 22 maddeden oluşan Marmara Denizi Koruma Eylem Planı ile ilgili bilgiler veren Bakan Kurum; Marmara Denizi'ne gemilerin atık sularını boşaltmasının önleneceğini, Marmara Denizi'nin dijital ikizinin oluşturulacağını, 1 yıl içinde Marmara Bölgesi'nin tüm il ve ilçelerinde Sıfır Atık Uygulamasına geçileceğini, organik temizlik ürünlerinin kullanılmaya başlanacağını ve Marmara Denizi'ndeki tüm hayalet ağların temizleneceğini açıkladı.
Marmara Denizi Eylem Planı ile ilgili satırbaşları
Marmara Bölgesi kentleri atıksu arıtma tesislerini dönüştürecek.
Bakanlık yerel yönetimlere teknik ve finansal destek sağlayacak.
Atık suların yeniden kullanımı artırılacak, temiz üretim teknikleri uygulanacak.
Alıcı ortama deşarj yapan atık su arıtma tesislerinin tamamı 7/24 online izlenecek.
Gemilerin atık su boşaltmasını önlenmek için düzenleme yapılacak.
Marmara Denizi ile ilişkili tüm havzalardaki denetimler, uzaktan algılama, uydu ve erken uyarı sistemleri, insansız hava araçları ve radar sistemleri kullanılarak artırılacak.
Çalışmalar, com’dan takip edilebilecek.
MARMOD Projesi: "Marmara'da aşırı alg üretimi, yüzde 70 oranında karasal kaynaklı"
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsünün seyrüseferdeki Bilim-2 araştırma gemisi Marmara'yı saran deniz salyası oluşumunu yerinde takibe aldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü koordinasyonunda, 2017'den bu yana yürüttüğü Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi’ne göre, Marmara'daki aşırı alg üretimi, yüzde 70 oranında karasal kaynaklı ve az arıtılmış ya da yeterli kapasitede arıtılmamış atıkların denizle buluşmasından kaynaklanıyor. Projede, tüm dünya denizlerinin ortalama sıcaklığı 0.8 ila 1 derece arasında ısınmış durumda iken Marmara Denizi'nin çeşitli nedenlerle 2 ila 2.5 derece arasında ısındığı belirtiliyor.
Projede verileri analiz eden Enstitü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Yücel, su arıtma tesislerinin hayata geçirilmemesi ve atık suların arıtılmadan denize verilmesi ile oksijen miktarının azalmasının bu durumun nedenleri arasında gösteriyor. Yücel, “Marmara Denizi'nde son haftalarda görülen yoğun salya oluşumu, aslında buz dağının görünür hali. ODTÜ Bilim-2 Gemimizden anlık olarak ulaşan bilgiler, müsilajın sadece yüzeyde değil denizin içinin de jel gibi olduğu ve denizdeki oksijenin de çok azaldığı yönünde. Denizden örnek alıp incelemek için kullandığımız filtreler ve pompalar organik parçacık yoğunluğundan güçlükle çalışıyor şu an. Türkiye denizlerinde daha önce görülmemiş büyük bir felaketle karşı karşıyayız.” diyor.
Marmara Denizi’nin oksijeni her yıl azalıyor
ODTÜ olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın düzenleyeceği Marmara Denizi'nde Müsilaj Sorunu ve Çözüm Önerileri Çalıştayı'na katılarak, verileri ve çözüm önerilerini paylaşacaklarını söyleyen Yücel, Marmara Denizi’ndeki 30 metrelik organik yoğunluğun tarihte hiç ölçülmediğini belirtiyor. Verilere göre Marmara denizindeki oksijen seviyesinin yıllar geçtikçe azaldığını kaydeden Yücel, “Genel olarak, Marmara'nın doğusunda su canlıları, 80 metreye kadar oksijen alabilirken son yıllarda bu 20 metreye kadar düştü. Yani deniz yüzeyinin ilk 20 metresinde oksijen var, altında yeterli oksijen yok” diyor.
TÜDAV’ın 2021’in başında yayımladığı rapor: Marmara’da jelatinimsi zooplankton çoğalıyor
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) ve ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü iş birliğiyle hazırlanan “İklim Değişikliği ve Türkiye Denizleri Üzerine Etkileri” ismiyle bu yıl yayımlanan raporda, Marmara Denizi’ndeki sıcaklık, tuzluluk, ışıklı tabaka ve jelatinimsi zooplankton türlerinin aşırı yoğalmasına dikkat çekildi. Raporda Marmara Denizi’nin her yıl 0,07°C/yıl artış eğilimin olduğu belirtilirken, Marmara Denizi doğu çukurunda hem üst hem de alt tabakada sıcaklık ve tuzlulukta önemli artışların yaşandığına dikkat çekildi.
Marmara Denizi’nde aşırı çoğalan jelatinimsi canlılar vurgusu yapılan raporun Marmara Denizi için sunulan özetinde şu ifadeler kullanıldı:
“Bozulmuş ekosistemlerin bir sorunu olan ötrofikasyon ve avcılık gibi ekosistem dengelerinin ani değişimi ile aşırı çoğalan jelatinimsi canlıların, Marmara Denizi’nde son zamanlarda sıkça rastlanması ve bu problemin küresel boyutlarda olması da su sıcaklığının artması ile ilişkilendirilmektedir ve bu süreçlerin balıkçılığı olumsuz yönde etkilediği aşikardır. Genel olarak, Marmara Denizi’nde yerel baskıların (ötrofikasyon, aşırı avcılık, dip tarama malzemelerinin bertarafı, kıyı dolgu alanları, vb) varlığı iklim değişikliği ile beraber ekosistem üzerinde önemli hasarlara neden olabilir. Bunun için iklim değişikliği ile mücadelede Marmara Denizi’ne olan baskıların azaltılmasına yönelik yönetimsel kararların alınması birinci derecede önemlidir.” Kaynak↗
Marmara Denizi’nin sıcaklık verileri
Deniz salyası sorunu ile gündeme gelen Marmara Denizi’nde, müsilaj oluşumunun başlıca nedenleri arasında gösterilen deniz suyu sıcaklığı artmaya devam ediyor. Küresel ısınmanın da etkilerinin gözlendiği sıcaklık değişiminde uzmanlar evsel ve endüstriyel atıklarında önemine dikkat çekiyor. Kayıtların başladığı 1970 yıllara göre sürekli olarak artan sıcaklık, günümüzde 2-3 derecelik artış gösteriyor.
Yıllara göre Marmara Denizi’ndeki ortalama su sıcaklığı:
1970: 15.3
1982: 14.8
1994: 15.8
2002: 15.9
2010: 16.3
2014: 16.7
2018: 17.4
2019: 18.6
2020: 18.0 Kaynak↗