İklim değişikliği dünyada ciddi çevresel sorunlara yol açıyor. #İklimdeğişikliği ile mücadele için uluslararası anlaşmalar, sözleşmeler ve işbirlikleri ise yoğun olarak gündemde. Peki, Türkiye’nin iklim değişikliği tutumu nasıl, Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik politikalar yeterli mi, hangi çalışmalar yapılıyor, uzmanlar ne diyor? Gri gerçekler ne?
Atmosferdeki karbondioksit, metan, bütan gazları olarak adlandırılan sera gazlarının ısıyı normalin üzerinde artırması dünyanın dengesine zarar veriyor. Türkiye, Akdeniz Havzası’nda yer alıyor ve bu nedenle iklim değişikliğinden, kuraklıkların artması yönünde etkileneceği ön görülüyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verileri ışığında 1970-2018 rakamları incelendiğinde, 1970’den bu yana Türkiye’de sıcaklık ortalamalarında sürekli bir artış olduğunu söylemek mümkün. Yaklaşık 50 yıllık bir sürede Türkiye’nin sıcaklık ortalaması 12,7°C’den 14,0°C’ye çıktı.
Diğer yandan NASA, geçtiğimiz aylarda Türkiye'nin kuraklık haritasını yayımladı. Şiddetli kuraklık görülen Türkiye'de yağışların 2020 ekim-aralık arasında, 1981-2010 ortalamasından yüzde 48 daha düşük olduğu vurgulandı.
TÜİK verilerine göre ise Türkiye’de toplam sera gazı emisyonu 2019’da bir önceki yıla göre %3,1 azalarak 506,1 milyon ton karbondioksit (CO2) eşdeğeri oldu.
1990 yılından beri hesaplanan sera gazı emisyonları incelendiğinde, emisyon miktarı artan bir eğilim gösteriyor. Benzer şekilde, 1990 yılında kişi başına düşen sera gazı emisyon miktarı, yıllık 4 ton/kişi olarak hesaplanırken, bu değer 2017 yılında 6,6 ton/kişi olarak karşımıza çıkıyor. Bir başka deyişle, kişi başına düşen sera gazı emisyon miktarı son 18 yılda %65 artmış durumda.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından açıklanan Yeşil Mutabakat Çağrısı, 2050 yılına kadar Avrupa kıtasının iklimi nötr hale getirmek konusundaki genel hedefinin yanı sıra bir dizi derinden dönüştürücü politikalar tasarlamayı amaçlıyor. Ar-Ge ve yenilik projeleri yoluyla bu hedeflere katkı sunmak için 1 trilyon Avro bütçe ayrıldı.
Sera gazı salımlarının yaklaşık yarısı doğal kaynak çıkarılması, yakıt, gıda ve materyallerin işlenmesi sonucu ortaya çıkmakta. Bu sebeple döngüsel bir ekonomiye ulaşmanın endüstride tam anlamıyla bir seferberlik gerektirdiği belirtiliyor. Kaynak↗
AB Komisyonu Yeşil Mutabakat Çağrısı Türkiye’de TÜBİTAK tarafından yürütülüyor. Çağrı kapsamında enerji başlığında toplam 128 milyon Avro, binalarda enerji verimliliği için 60 milyon Avro, çevreci havalimanları ve limanlar için 10 milyon Avro, tarladan sofraya stratejisine destek olacak projeler için 74 milyon Avro kaynak ayrıldı. Türkiye’deki firmaların çok yakın gelecekte AB’ye ihracat yaparken karbon nötralizasyon kriterini karşılamaları gerekecek. Kaynak↗
Son olarak AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen ile AB Konseyi Başkanı Michel'in Türkiye ziyaretinde Yeşil Mutabakat Çağrısı doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yapılmıştı.
Paris Anlaşması, 2015 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (BMİDÇS) Paris’te yapılan 21. Taraflar Toplantısı’nda imzaya açılan ve dünyanın Sanayi Devrimi’nden bu yana ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derecenin altında tutmayı, mümkünse 1,5 derecede sınırlandırmayı amaçlayan bir anlaşma çerçevesi. Türkiye imzaladığı anlaşmayı henüz onaylamadı.
TÜDAV İklim Değişikliği ve Türkiye Denizleri Üzerine Etkileri Kitabı
Son çalışmalar geçen 50 yılda Akdeniz’de yüzey deniz suyu sıcaklığının yaklaşık 1,5°C arttığını gösteriyor. Tahminler 2100 yılında deniz seviyesinin 1-2 metre arası artabileceğini ve bundan Akdeniz sahil nüfusunun büyük ölçüde etkileneceğini gösteriyor. Ayrıca Akdeniz kıyılarındaki şehirlerin en az yarısı 2050 yılında iklim değişikliğinden ciddi olarak etkilenecek.
TÜDAV İklim Değişikliği ve Denizler Raporu
Bu rapora göre Akdeniz’de son 10 yılda yüzey suyu sıcaklığı 0,2°C derece artmış durumda. Bu artış 13°C gibi sabit bir sıcaklıkta yaşamaya alışan derin deniz balıkları için tehdit oluşturuyor. Akdeniz içinde Doğu Akdeniz her zaman daha sıcak bir bölge olmuştur. Öyle ki bazen yaz aylarındaki yüzey suyu sıcaklığı 28-29°C’yi bulur. Kış aylarında bile her zaman 20°C üstünde olan bu su sıcaklıkları,tropik denizlerin ısısına yakın. Batı Akdeniz’de ise dip sularındaki sıcaklık 1960’tan beri 0,12°C yükselmiş durumda.
İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından yapılan araştırmaya göre Türkiye’nin %77’si “Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik politikaları yeterli değil, daha kapsamlı tedbirler alınmalı” ifadesine katılıyorum cevabını verdi. İklim değişikliği “Türkiye’nin meselesi değil, diğer ülkeler öncü olmalı” ifadesine katılanların oranı %44 olurken, bu ifadeye katılmayanların oranı ise %52 oldu. “Mevcut tedbirler Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesine katkısı için yeterlidir” ifadesine %62 katılmazken, %35 bu ifadeye katıldığını belirtti.
Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı 2019 Araştırması verilerine göre ise Türkiye’nin %61’i iklim değişikliğinden endişeli olduğunu söylüyor. Bu oran 2018 yılında %75 idi.