Ne oldu?
ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararıyla birlikte Taliban’ın bölgede gücü ele geçirme olasılığına karşılık binlerce insan Afganistan’dan İran’a ve Türkiye’ye göç etmeye başladı. İran sınırından giriş yapan göçmen görüntüleri sosyal medyada iki yönlü tartışmalara neden olurken Türkiye’de yaklaşık 10 yıldır yaşayan Suriyeli sığınmacıları ve mülteci politikalarını tekrar gündeme taşıdı.
ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararı
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie, Afganistan'da Afgan güçlerine destek vermek için hava desteği sağlamayı sürdüreceklerini söyledi. McKenzie, "Taliban'ın bir zafer kazanmaktan uzak olduğunu" dile getirdi. ABD'nin Afganistan'daki askerî operasyonlarının 31 Ağustos'ta sonlanması bekleniyor.
Afganların Türkiye’ye düzensiz göçü gündeme gelince
ABD’nin ülkeden çekilmesiyle başlayan yeni “düzensiz göç dalgası” BBC Türkçe’ye konuşan, İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (IGAM) Başkanı Metin Çorabatır’ın açıklamalarına göre özellikle 2006-2007 yıllarında başladı. Van, 295 kilometre ile Türkiye'nin İran ile en uzun sınırına sahip kenti. Afgan göçmenlerin yasa dışı geçişlerinin büyük bir bölümü de bu kent üzerinden yapılıyor. Aynı haberde Van Barosu İltica ve Göç Komisyonu Başkanı Jindar Uçar, “Son haberlerde bahse konu kitleler eskiden de aynı yoğunlukta geçiş yapıyordu. Bundan bir yıl önce de biz, Muş ve Diyarbakır'a giderken Tatvan'da yolda yürüyen göçmen geçişini gözlemleyebiliyorduk. Bunlar yeni şeyler değil.” diyor.
Van Valisi Mehmet Emin Bilmez ise göçün artmasıyla birlikte Türkiye-İran sınır güvenliğinin sağlanması, yasa dışı geçişler ile kaçakçılık faaliyetlerinin önlenmesi ve PKK’nin sızmalarının engellenmesi amacıyla 295 kilometrelik sınır hattının tamamına duvar örüleceğini belirtti. Bilmez, “Aslında bu sene maruz kaldığımız göçmen sayısı geçen seneden fazla değil ama toplumsal duyarlılık bu sene daha fazla” dedi.
Almanya Başbakanı Merkel, “Türkiye’ye 3 milyar Euro vereceğiz” dedi
Geçtiğimiz Haziran ayında ise Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB Komisyonunun, Türkiye ile göç mutabakatının uzatılmasına dair 3 milyar Euro ek fonu içeren raporunun kabul edildiğini açıkladı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu önce açıklama yaptı, sonra video paylaştı
Kemal Kılıçdaroğlu, 16 Temmuz 2021 tarihinde, “Suriyeli kardeşlerimizi, huzur içinde kendi ülkelerine göndereceğiz.” şeklinde konuşmuştu.
Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından 3 milyar Euroluk ek fonu kast ederek “Yeni göçmen dalgalarını misafir etmemiz için Avrupa’nın “İkinci Rüşvet Paketi” hazırlığı içinde olduğunu duyuyoruz. Bir daha asla!” notuyla bir video paylaştı. Kılıçdaroğlu videoda,
“Bu meselenin iki kurbanı var. Biri sizlersiniz sevgili halkım, ikincisi de mülteci kardeşlerimiz. Onun için bu meseleyi ırkçılığa indirgemek asla kabul edilemez. Meselenin diğer kurbanı olan misafirlerimizi kötüleyerek de çözeceğimiz bir konu değildir bu. Bu konuyu, kuklacı ve kuklalarıyla çözeceğiz.” diyerek hükümeti ve Avrupa Birliği’ni işaret etti.
Suriye lideri Esad’dan geri dönün çağrısı
Suriye’de düzenlenen seçimlerde oyların yüzde 95'ini alarak yeniden devlet başkanı seçilmiş olan Beşar Esad, 17 Temmuz günü yaptığı konuşmada Suriyeli vatandaşlarına “geri dönün” çağrısında bulundu:
“Kendisini aldatan ve vatanın düşüşüne ve devletin çöküşüne dair bahse giren herkese, vatanın bağrına geri dönme çağrımı yineliyorum. Her birine, ülkemizin düşmanları tarafından kendi halkınıza karşı sömürüldüğünüzü ve sizi aldattıkları devrimin bir hayal olduğunu söylüyoruz"
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, “Avrupa’da göçmen istemiyoruz” dedi.
Avusturya Şansölyesi Kurz, Afgan mültecilere yönelik
"Eğer insanlar kaçmak zorundalarsa, herkesin Avusturya, Almanya ya da İsveç'e gelmesindense, Türkiye gibi komşu ülkeleri ya da Afganistan'ın güvenli bölgelerini kesinlikle daha doğru yer olarak görüyorum." dedi. Kurz, Avrupa'da İslamcılığın artmasından da kaygı duyduğunu belirtirken “Bu hasta ideolojiyi Avrupa'ya ithal etmek istemiyorum.” dedi.
Türkiye Avusturya’ya cevap verdi
Buna karşılık Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, Türkiye'nin Afganistan'a komşu bir ülke olmadığını söyleyerek
"Bütün dünyayı etkileyen ve herkesin ortak meselesi olan düzensiz göç sorununu çözmek için ortak çabayı ve işbirliğini vurgulamak yerine, 'göçmenler buraya gelmesin, başka yere gitsin' şeklindeki tutum hem bencilce hem de kimseye faydası olmayan bir yaklaşımdır.” şeklinde açıklama yaptı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Kruz’a şöyle seslendi:
“Biz size 3 milyar avro verelim arkadaş, sen bizdekilerin tamamını al.”
Bolu’dan “Göçmenlere 10 kat pahalı su” duyurusu geldi
Diğer taraftan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Bolu’da yaşayan yabancı uyruklu kişilerin su faturası ve katı atık vergisi ücretleri başta olmak üzere bazı ücretlere “10 kat zam yapmayı planladıklarını” söyledi. Özcan, İlbank’tan para gelmesi gerektiğini ve gönderilmediğini iddia etti.
CHP’den gelen tepki
Bolu Belediye Başkanı’nın yaptığı açıklama hükümet kanadında tepkiye neden olurken Özcan’ın mensup olduğu parti CHP tarafında da çeşitli tepkilere neden oldu. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise “O tür söylemleri kabul etmiyorum. 550 bin civarında resmi mülteciden bahsedilen aynı dönemde Birleşmiş Milletler’in “İstanbul’da 1 milyon 550 bin mülteci var” diye bir raporu da var. BM mültecilerden sorumlu masayla işbirliği protokolü yapıyoruz, niye bu insanlar burada yaşıyor şu anda. Süreci hem konuşmalı hem bu problemi bilerek yönetmeliyiz. Şu an Türkiye’de ne yazık ki durdurulamayan bir akım var. 5-6 milyon rakamlarına gittiği tahmin edilen bir süreç var. Bu artık demografinin temelden değişimine giden bir altlık oluşturuyor. Bütün bunların temelden ele alınacağı bir dönemi konuşmalıyız.”
Dünyada ve Türkiye’de mülteci sayıları
BM Küresel Eğilimler Raporu’na göre 2020 yılında dünya genelinde 82,4 milyon insan zorla yerinden edildi. 2011 yılında bu sayı 40 milyonun biraz altındaydı. 26,4 milyonunu mültecilerin oluşturduğu sayı içerisinde; kendi ülkeleri içinde yerinden edilmiş kişiler, sığınmacılar ve ülkeleri dışında yerinden edilmiş Venezuelalılar yer alıyor.
Dünya genelinde zorla yerinden edilen 82,4 milyon insanın %68’i 5 ülkeden geliyor.
Suriye: 6,7 milyon
Venezuela: 4 milyon
Afganistan: 2,6 milyon
Güney Sudan: 2,2 milyon
Myanmar: 1,1 milyon
Mültecilerin %86’sına kriz bölgelerine komşu olan ülkeler ile düşük ve orta gelirli ülkeler ev sahipliği yapıyor.
Türkiye: 3,7 milyon (Son yedi yıldır dünya çapında en büyük mülteci nüfusuna sahip)
Kolombiya: 1,7 milyon (Ülkeleri dışında yerinden edilmiş Venezuelalı dahil)
Pakistan: 1,4 milyon
Uganda: 1,4 milyon
Almanya: 1,2 milyon
İçişleri Bakanlığı verilerine göre de 21 Haziran 2021 tarihi itibariyle Türkiye'deki Suriyeli sayısı 3 milyon 675 bin. Resmi olmayan rakamlara göre bu sayının daha fazla olabileceği belirtiliyor.
Türkiye’ye mülteciler için AB desteği
AB Türkiye Delegasyonu açıklaması:
Mart 2016 tarihli AB-Türkiye Bildirisi çerçevesinde, Avrupa Birliği (AB), Türkiye’deki Mülteciler için Mali Yardım Programı aracılığıyla, Türkiye’deki mültecilere 6 milyar Avro tutarında desteği harekete geçirmiştir.
Tutarın tamamı hâlihazırda sözleşmeye bağlanmıştır, 4.1 milyar Avroyu aşkın bir tutarın da ödemesi gerçekleştirilmiştir. Kalan fonların ödemesi projelerin tamamlanmasına kadar devam edecek olup, çoğu proje 2022 ve 2023'te bir kısmı da 2025'te tamamlanacaktır.
Türkiye, dünyanın en büyük mülteci topluluğu olan yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Bu rakam 3,6 milyon kayıtlı Suriyeli mülteciyi ve ağırlıklı olarak Afganistan, Irak, İran ve Somali'den 330.000 kayıtlı mülteciyi ve sığınmacıyı içermektedir.
Türkiye'deki mültecilere insani yardımın sürdürülmesi için 2020’de tahsis edilen 535 milyon Avroluk ek yardıma ilaveten, 24-25 Haziran 2021 tarihlerinde gerçekleştirilen AB Konseyi toplantısında, Türkiye'deki mülteciler için 2021-2023 yıllarında 3 milyar Avroluk ek AB yardımının tahsis edilmesi kararı alınmıştır.
Nereye harcanıyor?
AB Türkiye Delegasyonu tarafından yapılan açıklamada, “Yapılan bağımsız değerlendirme, Türkiye'deki Mülteciler İçin Mali Yardım Programı’nın (FRIT) sağlık, eğitim, koruma ve sosyo-ekonomik destek gibi alanlarda, Suriyelilerin ve bölgedeki çatışmalardan kaçanların refahına önemli katkılarda bulunduğunu tespit etmektedir.” deniyor.
Mültecilerin hukuki statüsünü düzenleyen BM Sözleşmesi
Cenevre Sözleşmesi
Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin BM Sözleşmesi, 28 Temmuz 1951'de Cenevre'de düzenlenen özel konferansta kararlaştırılarak 1964 yılında yürürlüğe girdi. Mülteciler Sözleşmesi, 1967 yılında yürürlüğe giren Mültecilerin Statüsüne Dair Protokol ile tamamlandı.
Deutsche Welle'nin sorularını yanıtlayan İltica ve İnsan Hakları Uzmanı Dr.Hendrik Cremer, Cenevre Sözleşmesinin en önemli özelliklerini şöyle aktarıyor:
“En önemli ilke, sınırdan geri çevirme yasağı ve insanları takibat altında olacakları, yaşamlarının tehlikede olacağı ülkelere sınır dışı etme yasağı. Bir diğer önemli ilke, koruma ve iltica arayan, takibat tehdidi altındaki kişilerin yaptırımlara maruz bırakılmaması. Bu kişiler büyük çoğunlukla yasadışı yollardan ülkeye giriş yapmak durumunda ve sözleşme bu nedenden ötürü haklarında yasal işlem yapılamayacağını söylüyor. Tabii önemli pek çok başka madde de var.”
Türkiye, Cenevre sözleşmesine coğrafi sınırlama ile taraf olan tek Avrupa Konseyi ülkesi. Türkiye'nin sözleşmeye coğrafi kısıtlama ile taraf olması, Avrupa Konseyi üye ülkeleri dışından gelip Türkiye’ye sığınanlara mülteci statüsü tanımayacağı anlamına geliyor. Türkiye sözleşme hükümlerine göre mülteci statüsü alabilecek Avrupalı olmayan kişileri iç hukuktaki düzenlemelerle "şartlı mülteci" olarak tanıyor ve üçüncü bir ülkeye yerleştirilinceye kadar süreli bir koruma sağlıyor.
Hangi kanunla düzenlemeler yapılıyor?
İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı ve 11 Nisan 2013’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayladığı 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu çerçevesinde düzenlemeler yapılıyor.
6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 91. maddesine göre Türkiye’de Suriyeliler mülteci değil ve iltica ile elde edilen haklara sahip değiller.
Kanunun 91. Maddesi: “Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir.” yazıyor.