Drawing Layer 1

Gri TV Nedir?

Paris İklim Anlaşması’nda kavga sona erdi

+A -A
08:48 17-02-2021
Aklayanlar

Barack Obama’nın son büyük icraatı, 4 Kasım 2016’da imzaladığı Paris İklim Anlaşması olarak kabul ediliyor.

Trump’ın anlaşmadan çıkma kararı ise çok tartışıldı. İlk tepkiler Beyaz Saray danışmanlar kurulundan geldi. Space X ve Tesla Yönetim Kurulu Başkanı Elon Musk ile Disney Yönetim Kurulu Başkanı Bob Ige danışmanlık görevlerinden hemen istifa etmişti. Ardından Apple Yönetim Kurulu Başkanı Tim Cook da doğrudan Trump ile iletişime geçip anlaşmadan çıkmamasını söylemişti.

Elon Musk ve İger Twitter’dan yaptığı açıklamada tepkilerini şu şekilde dile getiriyordu:

Musk: “İklim değişikliği gerçektir. Paris'ten ayrılmak ne dünya ne de Amerika'nın yararınadır" 

İger: "Gezegenimizi korumak ve ekonomik büyümeyi ilerletmek, geleceğimiz için kritik önemdedir. Birinin olması, diğerinin olmayacağı anlamına gelmez. Başkanın kararıyla kesinlikle hemfikir değilim ve danışmanlar kurulundan ayrılıyorum.”

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, dönemin İngiltere Başbakanı Theresa May, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve pek çok Avrupalı lider de Trump ile doğrudan temasa geçerek Başkan’ı bu karardan vazgeçirmeye çalıştı.

İsviçre, Finlandiya, Danimarka, Norveç, İzlanda liderleri hayal kırıklıklarını dile getirirken, Almanya Başbakanı Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve İtalya Başbakanı Gentiloni'nin imzasını taşıyan bir açıklama yayınlandı: “Paris Anlaşması'nın kesinlikle yeniden müzakere edilmeyeceğine inanıyoruz, zira bu anlaşma gezegenimiz, toplumlarımız ve ekonomimiz için hayati öneme sahip bir araç.”

Olay hem uluslararası hem de ailevi bir krize döndü zira Trump’ın kızı ve danışmanı Ivanka Trump da Amerikan şirketlerinin yönetim kurulu başkanlarına seslendi ve onlardan babasını ikna etmelerini istedi.

Dow Chemical şirketinin başkanı, Andrew Liveris’e bizzat çağrı yapan Ivanka, bu konuda diğer şirket yöneticileriyle ortaklaşa bir mektup yazılmasını önerdi. Trump’a doğrudan seslenen ve “Anlaşmada kal” çağrısı yapan mektup, Wall Street gazetesinden tam sayfa ilan olarak yer aldı.

Trump’ın anlaşmadan çekileceklerini duyurduğu konuşmada Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) verilerini kullanarak buradaki rakamlara atıfta bulunması, MIT yetkililerince “Kötü biçimde yanlış anlamış” olarak değerlendirildi.

MIT’den Erwan Monier’in yaptığı araştırmaya dayanarak Trump’ın “Anlaşma tüm ülkelerce uygulansa da 2100 yılına kadar sadece bir derecenin onda ikisi kadar azalma sağlanabilecek” demesi üzerine Monier: "ABD Başkanı'nın Paris Anlaşması'ndan çekilmesini kesinlikle desteklemiyoruz. Eğer iklim değişikliği konusunda hiçbir şey yapmazsak, 5 dereceden fazla sıcaklık artışını göze alıyoruz demektir ki bunun sonuçları felaket olur” dedi.

Barack Obama, kararı şöyle eleştirmişti:

“Paris Anlaşması'nda kalan uluslar, yaratılan istihdam ve endüstrilerden faydalanacak uluslar olacaktır (...) ABD yönetimi geleceği reddeden bir avuç ülke arasına dahil olsa da devletlerimiz, şehirlerimiz, iş dünyası, gelecek nesiller için elimizdeki tek gezegenin korunması için yardımcı olup, yol göstermek için elinden geleni yapacaktır.” 

Karalayanlar

Trump Başkan olduktan sonra anlaşmadan ayrılma kararına gerekçe olarak; anlaşmanın ABD’nin dezavantajına olmasını ve diğer ülkelerin ABD karşısında ekonomik avantaj sağlamasını göstermişti.

Paris İklim Anlaşması’ndan ABD’nin çekilmesi, Trump’ın 2016 seçim vaatlerinden biriydi.

Kasım 2016’da imza atılan bu anlaşmadan çıkmak içinse anlaşma hükümleri gereği önce BM’ye bir mektup yazıldı, bu mektubun yürürlüğe girmesi için de yine kurallar gereği üç yılın geçmesi gerekti ve mektubun ardından da çıkış işleminin gerçekleşmesi için ABD bir yıl daha beklemek zorunda kaldı.

Tüm bu süreçlerin tamamlanması, ABD başkanlık seçiminden bir gün sonraya denk geldi. Yani Trump, başkanlık seçiminden bir gün sonra ABD’nin imzasını Paris İklim Anlaşması’ndan çekmiş oldu.

Trump seçim vaadinde Paris İklim Anlaşması’nın Amerikan iş gücüne zarar verdiğini iddia etmiş ve “kötü” olarak niteleyerek ayrılma sözü vermişti.

Trump Başkan olduktan sonra anlaşmadan ayrılma kararına gerekçe olarak; anlaşmanın ABD’nin dezavantajına olmasını ve diğer ülkelerin ABD karşısında ekonomik avantaj sağlamasını göstermişti.

Trump’ın baş stratejisti Stephen Bannon, Çevre Koruma İdaresi Başkanı Scott Pruitt, Beyaz Saray Hukuk Danışmanı Don McGahn, ABD’nin anlaşmada kalması halinde ülke ekonomisini zarara uğratacağına ilişkin rakamları ve belgeleri Trump’a sunmuşlardı.

Anlaşmadan çıkma konusunda yapılan itirazlar karşısında Trump’ı ikna eden can alıcı konuşmayı ise baş stratejist Bannon’ın yaptığı, o dönem çıkan haberler arasınaydı. Bannon, Trump ile yaptığı doğrudan görüşmede Paris İklim Anlaşmasının küreselleşmenin bir ürünü olduğunu söylemişti ve Başkan’ın ulusalcı muhafazakâr tabanında bu anlaşmanın bir karşılığının olmadığını ifade etmişti.

Kendisine sunulan rakamsal verileri değerlendirdikten sonra Trump, kamuoyunu şu şekilde bilgilendirdi: “Paris İklim Anlaşması tüm ülkelerce tamamen uygulansa bile, 2100 yılına kadar küresel sıcaklıkta sadece bir derecenin onda ikisi kadar azalma sağlanacak.”

Trump’ı destekleyenler için anlaşmadan ayrılmak, Trump’ın ne kadar güçlü bir başkan olduğunun göstergesiydi. Başkan’ın anlaşmayı sonlandırdığı haberini paylaştığı sırada kendisini dinleyen ABD’lilerle konuşan BBC muhabirinin derlediği görüşler şöyleydi:

Virginia’da yaşayan

James: “Çok mutluyum, birçok kişinin işini korudu.” 

Cathy: “Zaten başından beri kötü bir anlaşma olduğunu düşünmüştüm.”

Will: “Üzerine yazıldığı kâğıda yazık.”

Texas’da yaşayan Marta, anlaşma hakkında pek bilgisi olmadığını ancak özel kulüplere benzettiği çevre örgütlerinden artık usandığını belirterek tepkisini dile getirdi. 

Trump destekçilerinin bu tepkileri, “küresel elitler”e bir cevap niteliği taşıdığı yönünde yorumlandı ve ayrıca “Obama’nın miraslarından biri daha ortadan kaldırıldığı için Trumpçılar mutlu oldu.” dendi.

Gerçek Ne?

ABD PARİS İKLİM ANLAŞMASI’NA GERİ DÖNDÜ

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çevre Sözleşmesi kapsamında Nisan 2016’da anlaşmaya açılan Paris İklim Anlaşması’nın amacı; sera gazı salınımını azaltmak, uzun dönemde küresel sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2 santigrat altında kalmasını sağlamak.

Yeterli sayıda üye ülkenin imzalamasının ardından 4 Kasım 2016 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması, dünya tarihinde iklim değişikliği ile ilgili en geniş kabul görmüş anlaşma olma özelliği taşıyor.

195 imzacıdan 147’sinin onayladığı anlaşmanın fonuna gelişmiş ülkeler 2020’den sonra toplam 100 milyar dolar ödeyecekler ve fonlama bu şekilde yapılacak. 2025’de ise bu miktar artırılacak.

Anlaşma kapsamında gelişmiş ülkeler sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda öncülük ederken, gelişmekte olan ülkeler de bunun için teşvik edilecek. Emisyon hedeflerine en kısa sürede ulaşılması planlanırken 2050’den sonra hızlı azaltım sürecine geçilmesi öngörülüyor.

İklim değişikliği nedeniyle kayıplar yaşayan ülkelerin durumu incelenip kayıpların asgariye inmesi için çalışılacak.

Paris İklim Anlaşması, her beş yılda bir gözden geçirilecek ve ilk rapor 2025 yılında yayınlanacak.

Bugün sera gazı emisyonuna neden olan ülkeler içinde başı çekenler:

Çin %20.09 

ABD %17.89 

AB üyesi ülkelerin toplamı %12.08 

Rusya %7.53 

Hindistan % 4.10 

Japonya %3.79 

Brezilya %2.48 

Kanada %1.95

Güney Kore ve Meksika. 
Kaynak (BM)

21 Ocak 2021’de ABD Başkanlığı görevini devralan Joe Biden, ilk günden Trump dönemine ait 17 adet kararnameyi iptal edip yeni kararnameler çıkardı. Bunlardan biri de Paris İklim Anlaşması'na yeniden dahil olmaya yönelik Başkanlık kararnamesi oldu.

 

Paylaş:
yorum kuralları

Önemli gelişmeleri yakından takip et