Drawing Layer 1

Gri TV Nedir?

Türkiye’nin libidosu mu düştü?

+A -A
17:24 18-05-2021
Aklayanlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakan olduğu dönemden bu yana sık sık dile getirdiği “en az üç çocuk” çağrısını her fırsatta yinelemeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı’nın ailelerden üç çocuk talep etmesinin arkasında, kendi ifadesiyle “güçlü aile, güçlü toplum” düşüncesi yer alıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan

Şubat 2021
“Ülkemizin nüfusu 84 milyona dayanmakla birlikte, nüfus artış hızımızın yarı yarıya düştüğünü gördük. Bu gidişle çok da uzak olmayan bir dönemde, nüfusumuz azalmaya dahi başlayabilir. Avrupa ülkeleri bu tehditle uzunca bir süredir karşı karşıya. Türkiye’nin aynı akıbete dûçar olmasına izin vermeyeceğiz. Bu iş öyle teşvikle, parayla da olmaz. Nüfus avantajımızı sürdürmenin yolu aileye sahip çıkmaktan geçiyor. Şahitliğini yaptığımız her nikahta gençlerimize en az üç çocuk, mümkünse daha fazla çocuk tavsiyesinde bulunuyoruz. Bazıları bilinçli bir şekilde mesajımızın için boşaltmaya çalışıyor.”

Şubat 2020
Tek çocuklu milletvekillerine seslenen Erdoğan: “Tek çocukta kalıyorsunuz. En az 3 çocuk diyorum. Bu ülkenin diriliği için tek çocuk istemiyorum” dedi. Erdoğan, tek çocuklu milletvekillerine bakarak, “Öyle değil mi?”

Ocak 2019
“Niye ben en az üç çocuk diyorum? Bunu dememin sebebi; güçlü milletler, güçlü ailelerden oluşur. Yıllarca maalesef doğum noktasında kısırlaştırma politikası güttüler. Niye, Türkiye’nin nüfusu azalsın diye. Ben de tam aksini iddia ediyorum. Nüfusumuz çoğalmalı ki, biz ekonomi tahsili gördük, ekonominin bel kemiği insandır. İnsan varsa güçlüsünüz. İnsan yoksa güçlü değilsiniz. İnsan varsa emek var, insan varsa sermaye var, insan varsa para var, insan varsa üretim var, tüketim var. İnsan yoksa bunların hiçbiri yok.

Şubat 2019
“Yaşlı nüfus oranımızın yıllar içinde artması ve 2040’ta şimdikinin yaklaşık iki katına ulaşması bekleniyor. İşte bunun için katıldığım tüm nikah törenlerinde gençlerimize en az 3 çocuk, mümkünse daha fazlasını tavsiye ediyorum. Onun için, ‘Bir olur garip olur, iki olur rakip olur, üç olur denge olur, dört olur bereket olur gerisi Allah kerim’ diyorum. Mecburuz çünkü bu yapıyı, dinamik, genç nüfus yapısını sağlam tutmalıyız. Bilhassa bizim gibi ülkeler için nüfus güçtür. Nüfusumuzu en iyi şekilde beslemek, eğitmek, donatmak, istihdam alanları oluşturmak, altyapı hizmetleri vermek şartıyla bu gücü kullanabileceğimizi biliyoruz.”

Aralık 2014
“Evlilik uzun bir yolculuk. İyi günler var, kötü günler var. İyi günler paylaştıkça çoğalır ama kötü günlerde sabrettikçe elbet mutluluğa dönüşür. Beypazarı'ndan bir amcamın bana tavsiyesi var, diyor ki; bir olur garip olur, iki olur rakip olur, üç olur denge olur, dört olur bereket olur, gerisi Allah Kerim...”

Nisan 2009
“İş işten geçmeden, en azından kendi adımıza mevcut durumumuzu koruyabilmemiz için her ailede en az 3 çocuk olmalı. Bilimsel rakamlara göre 2 olması bile gerileme demek. Bu, durumu asla korumaz. Ve 2030 yılından sonra, bırakın 2050'yi, yaşlı bir nüfusa sahip Türkiye oluruz. 3 olursa bu Türkiye'nin mevcut durumunu koruyacak, avantajlı durumumuzu muhafaza edecektir.”

Mart 2008
“Sizinle bir Başbakan olarak değil, dertli kardeşiniz olarak konuşuyorum. Biz genç nüfusumuzu aynen korumalıyız. Bir ekonomide asıl olan insandır. Bunlar Türk milletinin kökünü kazımak istiyor. Yaptıkları aynen budur. Genç nüfusumuzun azalmaması için en az üç çocuk yapın.”

Karalayanlar

Diğer taraftan Erdoğan’ın “En az üç çocuk” çağrılarına her dönemde çeşitli kesimlerden tepkiler geliyor. Sokaktaki vatandaş ve muhalefet öncelikle çocuk bakımı için ekonomik refahın gerektiğini vurgularken kadın hakları savunucuları “kimse bize kaç çocuk doğuracağımız söyleyemez. Benim bedenim benim kararım.” diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şubat 2021’de yaptığı “en az üç çocuk” çağrısına sosyal medyada tepkiler geldi:

“3 çocuk diyorsunuz, ok çok güzel. Günümüzde verdiğiniz asgari ücret ile evli bir çift bile zorla geçinirken 3 çocuğun masrafını nasıl üstlenecek bu insanlar? Onun da çözümünü söyleyin en azından.”

“Mümkünse kimin kaç çocuk yapacağına karışılmasın ya asgari ücretle evli çiftler bile geçinemiyor, çocuklarına nasıl bakacaklar?”

Türk Kadınlar Birliği Başkanı Sema Kendirci, Mayıs 2016
Anayasa'da ailenin korunması ile ilgili anayasa maddesi şöyle:
"Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. Aileleri, geleceğini sağlayamayacağı kadar çocuk sahibi olma baskısı ile karşı karşıya bırakmaya dünya üzerinde kimin hakkı olabilir?"

2013 yılında SokakRöportajları.com tarafından sorulan “En az üç çocuk konusunda ne düşünüyorsunuz?” için yanıtlar

Bir kadın: “Herkes istediği çocuğu istediği şekilde, 3-5 ne ise onu yapabilmek hakkına sahip. Ben yanlış buluyorum.”

Genç bir kadın: “Parasını vereceklerse yapsınlar. Çoğu insan parası olmadığı için fazla çocuk yapamıyor.”

Bir erkek: “Yanlış bence. Herkes kendi bütçesine göre çocuk yapmalı.”

Bir erkek: “Bu devirde üç çocuk bakılır mı? O çocuğu yapmak mesele değil. Ev ister, düğün ister, bilmem ne ister… Nasıl yapacaksın üç çocuğu?”

Kadın hakları savunucuları: “Benim bedenim, benim kararım”
Erdoğan, 25 Mayıs 2012'de İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı'nda “Sezaryenle doğumlara karşı olan bir başbakanım. Kürtajı cinayet olarak görüyorum.” açıklaması üzerine kadın hakları savunucuları, 'Benim Bedenim Benim Kararım' kampanyasını başlattı ve kampanyaya destek veren kadınlar bedenlerine ve kâğıtlara bu sloganı yazıp çektikleri fotoğrafları internet ortamında paylaşarak kampanyanın daha çok kadına ulaşmasını sağladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mayıs 2012
“Sen gençlere iş mi buldun ki analara ’En az üç çocuk yap’ diyorsun.”

Türk Tabipler Birliği, Mayıs 2010
“Anlaşıldığı üzere üç çocuk devlet politikası haline getirilecek. Nitekim Kırıkkale Valisi üç çocuk yapma şartıyla yoksullara ücretsiz gelinlik dağıtacağını açıkladı. İşsizlik ve eğitimsizlik düzeyleri yüksek, üreme sağlığı hizmetlerine erişimde birçok eşitsizlik bulunuyor. Türkiye'de, Başbakanın üç çocuk istemesi yanlış. Üç çocuğun devlet politikası haline gelmesinin öncelikle kadınlar olmak üzere tüm toplum üzerinde ağır sonuçları olur.”

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Mart 2008
“Eğer doğacak çocuklarımıza iş verebilecek durumda değilsek, onların kazancını sağlayabilecek durumda değilsek, eğitimini sağlayabilecek durumda değilsek, o zaman ne olur? Sokak çocukları meydana getirmiş oluruz”

Avukat Canan Arın, Mor Çatı Vakfı, Mart 2008
“Hiç sıkılmadan kadınlara 'En az 3 çocuk doğurun diyor. Kendisi doğurmadığı için, doğurmanın ne olduğunu bilmiyor. Bu AKP'nin kadını eve kapatma politikasının kelimelere dökülmüş şifresidir. Daha önce de ne denmişti: Çalışan kadın aldatır. Israrla ve inatla çalışan kadınlara düşmanlar. Eve hapsettikleri, ellerinden ekonomik bağımsızlığı alınmış kadın ne yapacak? İtaat edecek!”

Gerçek Ne?

Türkiye İstatistik Kurumu’nun “İstatistiklerle Kadın, 2020” verilerine göre Türkiye’de ortalama ilk evlenme yaşı kadınlarda 25,1, erkeklerde 27,9 olarak görülüyor. “Doğum İstatistikleri, 2019” verilerine göre ise canlı doğan bebek sayısı 2019 yılında 1 milyon 183 bin 652 oldu. Bebeklerin %51,3'ü erkek, %48,7'si ise kız.

TÜİK bu araştırmasında bir kadının doğurgan olduğu dönemi 15-49 yaş arası olarak belirtmiş ve “Toplam doğurganlık hızı”nı bu yaş aralığını dikkate alarak “Bir kadının doğurabileceği ortalama çocuk sayısı” olarak tanımlamış.

TÜİK’in bu tanımına ve araştırmasına göre toplam doğurganlık hızının, 2001 yılında 2,38 çocuk iken 2019 yılında 1,88 çocuk olarak gerçekleştiği görülüyor. Yani, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2019 yılında 1,88 oldu. TÜİK bu verileri “Doğurganlık nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10'un altında kaldı.” şeklinde açıklıyor.

En çok doğum Şanlıurfa’da, en az Gümüşhane’de
TÜİK’in Doğum İstatistikleri araştırmasına göre toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu şehir 2019 yılında 3,89 çocuk ile Şanlıurfa. Bunu 3,37 çocuk ile Şırnak, 3,16 çocuk ile Ağrı ve 3,15 çocuk ile Muş takip ediyor. Toplam doğurganlık hızının en düşük olduğu kent ise 1,33 çocuk ile Gümüşhane. Bunu da 1,34 çocuk ile Kütahya ve Edirne izliyor.

Türkiye doğurganlıkta Avrupa’yı geçiyor
Doğum İstatistikleri araştırmasının dikkat çeken bir başka çıktısı, toplam doğurganlık hızında Avrupa Birliği ülkelerini geçmiş olması. Verilere göre Türkiye'nin toplam doğurganlık hızının Avrupa Birliği üyesi 28 ülkenin toplam doğurganlık hızlarından daha yüksek olduğu görüldü. AB üyesi 28 ülkenin toplam doğurganlık hızlarına bakıldığında, 2018 yılında en yüksek toplam doğurganlık hızına sahip olan ülkenin 1,88 çocuk ile Fransa olduğu, en düşük toplam doğurganlık hızına sahip olan ülkenin ise 1,23 çocuk ile Malta olduğu görüldü.

Doğum yapan annelerine ortalama yaşı 28,9
Doğumlarını 2001 yılında gerçekleştiren annelerin ortalama yaşı 26,7 iken 2019 yılında 28,9 oldu. İlk doğumunu 2019 yılında gerçekleştiren annelerin ortalama yaşı ise 26,4 oldu.

Korunma oranı mı arttı? Doğum hızı neden düşüyor?
Bu soruların yanıtı için evlilik ve boşanma oranları ile doğum kontrol verilerine bakıldığında özetle, evlilik oranlarının düştüğü, doğum kontrol oranlarının arttığı görülüyor. 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun “Evlenme ve Boşanma İstatistikleri, 2020” raporuna göre Türkiye’de evlenen çiftlerin sayısı 2019 yılında 542 bin 314 iken 2020 yılında %10,1 azalarak 487 bin 270 oldu. Yıllara göre ortalama ilk evlenme yaşı incelendiğinde, her iki cinsiyette de ilk evlenme yaşının arttığı görüldü. Ortalama ilk evlenme yaşı 2020 yılında erkeklerde 27,9 iken kadınlarda 25,1 oldu. Boşanmada ise 2019 yılında boşanma sayısı bir önceki yıla göre % 8 artarak sayı, 155 bin 47'ye yükseldi.

Doğum kontrolünde ise daha planlı ve bilinçli hareket edildiği gözleniyor. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı için TÜBİTAK sponsorluğunda yapılan Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, 2018 verilerine göre aile planlaması yöntemi kullanan kadınların %75’i doğum kontrol kararını eşleriyle birlikte alıyor, %22’si bu kararı çoğunlukla kendilerinin aldığını, %2’si ise bu kararın çoğunlukla eşleri tarafından alındığını belirtiyor.  

Türkiye’nin kadınları aile planlamasında en çok hap, RİA ve kondomu biliyor
Aynı rapora göre; Türkiye’de evli kadınların %99,5’i en az bir gebeliği önleyici yöntemi biliyor. Bu kadınlar, ortalama olarak sekiz adet doğum kontrol yöntemi duymuş durumda. Halen evli olan kadınlar arasında %97 ile en çok bilinen yöntem doğum kontrol hapı. Bu yöntemi %93 ile RİA (kadınların tüplerinin bağlanması), %92 ile erkek kondomu takip ediyor.

Türkiye en çok geri çekme ile korunuyor
Türkiye’de doğum kontrol için en çok kullanılan yöntem, geri çekme olarak görülüyor. Hacettepe Üniversitesi’nin araştırmasına göre tüm kadınların %70’i, evli kadınların ise %86’sı bu yöntemi bildiğini beyan etmiş. (Araştırmaya dahil edilen kadın sayısı: Tüm kadınlar 7.346, halen evli kadınlar 4.820 kişi.)

Gebeliği önleyici yöntem kullanımının zaman içinde değişimi başlıklı tabloda yer alan veriler ise son 20 yıl baz alındığında özetle şöyle:

Herhangi bir doğum kontrol yöntemi uygulayanlar
1998 yılında %63.9
2018 yılında %69,8

1998 yılında en çok tercih edilen modern korunma yöntemi %19.8 ile kadınların tüplerinin bağlanması olurken 2018 yılında %19,1 ile bu yöntem erkek kondomu olmuş. Geleneksel yöntemlerde ise 1998 yılında en çok geri çekme tercih edilirken (%24.4) 2018 yılında yine geri çekme (%20.4) en çok kullanılan doğum kontrol tedbiri olmuş.

Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, 2018 verilerine göre toplam aile planlaması talebi (ara vermek için ve son vermek için toplamı) 4.820 kadın arasında %81.4 olarak görülüyor.

Bebek bakımında ekonomik görünüm
CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer artan bebek bakım masrafları, bebeğin ve annenin beslenmesi ile bebeğin temizliğinin son bir yılda ne ölçüde arttığını tespit edebilmek için hazırlanan raporu kamuoyuna sundu. Rapora göre son 1 yılda bebek bezleri yüzde 23,6, sütler yüzde 25,9, mamalar, yüzde 24,3, şampuanlar yüzde 33,6, kremler yüzde 20,5 zamlandı. Annelerin kullandığı sütlü içeceklerin fiyatı ise yüzde 99,8 arttı. Anne ve bebek için beslenme-temizlik ürünlerinde fiyat son 1 yılda yüzde 35 arttı. Yapılan hesaplamaya bebek giyim, bebek arabası, mobilya, doğal gaz ve birçok ek masraf ise dahil edilmedi.

TÜİK rakamlarına göre 2017 yılında ortalama bir kilogram bebek mamasının fiyatı 92 TL iken 2020 yılında bu rakam 140 TL'yi aşmış. 100'lük bebek bezi 2017 yılında 48,5 TL'den satılırken 2020 yılında ürünün fiyatı 78 TL'ye ulaşmış. Bebek arabası fiyatları ise son 4 yılda 424 TL'den 690 TL'ye çıkmış.

Kişi başı milli gelir düştü
Türkiye pandemiye rağmen 2020’de yüzde 1,8 büyümeyi başardı. Diğer taraftan kişi başına düşen gelir dolar bazında yüzde 6,7 azaldı ve son 14 yılın en düşük seviyesine geriledi. Dünya Bankası verilerine göre 2019 yılında Türkiye’de kişi başına düşen yıllık gelir 9 bin 42 dolar olarak açıklanırken TÜİK’e göre ise kişi başı milli gelir yıllık 9 bin 127 dolar olarak belirlendi. IMF ve Dünya Bankası’nın 2020 verilerine göre ise Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 8.550 dolar. TÜİK verilerine göre ise 8.599 dolar. 

Paylaş:
yorum kuralları

Önemli gelişmeleri yakından takip et