Drawing Layer 1

Gri TV Nedir?

Türkiye Uygur Türklerini yalnız mı bırakıyor?

+A -A
09:27 31-03-2021
Aklayanlar

İktidar, Uygur Türkleri konusunun istismar edildiğini ve Türkiye ile Çin arasında gelişen ikili ilişkiler için dikkatli bir siyaset izlenmesi gerektiğini savunuyor. Çinli yöneticiler ise iddiaların tamamını yalanlıyor ve komplo olduğunu vurguluyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
“Uygur meselesini istismar eden yaklaşımlar da var. Bu istismarlar Türk-Çin ilişkilerinde olumsuz yansımalara neden oluyor. Bu konuda istismarlara fırsat vermemek lazım.”

“Çin lideri gerekiyorsa Doğu Türkistan’a bir heyet gönderilmesi konusuna açık olduğunu söyledi. Gelsinler gezsinler baksınlar dedi. Bu meselede karşılıklı hassasiyetleri dikkate alarak bir çözüm bulabileceğimize inanıyorum.” Kaynak↗

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli
“Uğruna hiç mücadele etmedikleri Doğu Türkistan meselesini gündeme taşıyorlar. İstismarla oylanıyorlar. Muhalefete talimat veren dış mihraklar görev başında.” Kaynak↗

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu
"Hassasiyetimiz, Uygur Türkü kardeşlerimizin okyanus ötesinden planlanan, uluslararası çatışma vesilesi yapılmak istenilmesine karşı dikkatli olmaktır. Hassasiyetimiz, çekilen eziyetleri ve mazlumiyeti, uluslararası sistemin istismar etmesine karşı dikkatli olmaktır. Uygur Türkü kardeşlerimiz, milletimizin ve devletimizin teminatındadır. Çünkü bu vatan onların da vatanıdır.” Kaynak↗

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu
"Çin'in terörle mücadele hakkını kabul ederken, teröristler ve masum insanlar arasında bir ayrım yapılması gerektiğini düşünüyoruz." Kaynak↗

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek
“PKK neyse Doğu Türkistan İslam Partisi aynı. Amerika tarafından eğitilen CIA, tarafından fonlanan örgütler bunlar PKK, Doğu Türkistan. Bunlar Türk askerine kurşun sıkan adamlar. Bizim, Fırat Kalkanı Harekatı’nda. Uygur Türkleri. IŞİD içinde 30 bin Uygur var.”

“Bu bir gerçek, bunu MHP yöneticileri de söyledi. 10 bini silahlı, 20 bini aile, Suriye’nin kuzeyinde IŞİD içerisinde Doğu Türkistan İslami Partisinin militanları var.” Kaynak↗

Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik
"Türkiye, Uygur Türklerinin ve Sincan bölgesindeki diğer Müslüman azınlıkların insan haklarına saygı gösterilmesini, inanç hürriyetlerine saygı gösterilmesini, buradaki kampların kapatılmasını sürekli olarak Çin makamlarına bildiriyor." Kaynak ↗

İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı
"Bir siyasi partinin genel başkanı tarafından 50 bin Uygur Türkünün Çin'e gönderileceği iddiasında bulunulmuştur. Uygur kardeşlerimiz müsterih olsunlar. Bu iddia tam bir hezeyandır.” Kaynak↗

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi
“Sincan'daki Müslümanlara yönelik iddialar karalayıcı birer saldırıdan ibaret. Sincan bölgesinde yasalar çerçevesinde terörle mücadele önlemleri alınıyor. Bölgede, dört yıldır herhangi bir terör eylemiyle karşılaşmadan sosyal istikrar ve güçlü bir kalkınmaya tanık oluyoruz.” Kaynak↗

Çin Türkiye Büyükelçiliği
“Soykırım” iddiaları temelsiz ve önyargılı bir safsatadır, insan hakları kisvesi altında Çin’in iç işlerine müdahale eden ve Çin’in güvenliğini ve istikrarını baltalayan alçakça bir eylemdir, ahlak ve vicdana ihanet ve meydan okumadır.” Kaynak↗

Karalayanlar

Muhalefet, konu hakkında hazırlanan raporları göz önüne alarak iktidarın, Uygur Türklerini ekonomik çıkarlar için yalnız bıraktığını belirtiyor. BM yetkilileri endişelerini dile getirirken, ABD'li yetkililer "soykırım" olarak tanımlıyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
“Eğer bugün Uygur Türkleri ile ilgili olarak iktidar kalkıp bir şey konuşamıyorsa, milliyetçi olduğunu ifade eden bir siyasal parti kalkıp konuşamıyorsa, Uygur Türklerine sahip çıkamıyorsa, Uygur Türklerini ben kabul ediyorsam burada, bu salonda kabul edip onlarla konuşuyorsam, onların bayraklarıyla beraber fotoğraf çektiriyorsam, ben PKK’lı oluyorum onlar milliyetçi oluyorlar. Şimdi soruyorum kim PKK’lı, kim milliyetçi oluyor?” Kaynak↗

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener
“Görüyoruz ki; Çin Merkez Komitesi Türkiye Komiseri, namı diğer “kısmen iktidar”, Sayın Cinping Perinçek, “Müslümanım” diye gezen Sayın Erdoğan’ı da “Türk milliyetçisiyim” diye gezen Sayın Bahçeli’yi de nasıl olduysa esir almış. Çin’in, Türkistan’da Uygur kardeşlerimize uyguladığı zulme, Avrupa’dan, Amerika’dan ses geliyor ama Ankara’dan hala çıt çıkmıyor." Kaynak↗

"Grup başkanvekili arkadaşlarımızdan talebimdir. Meclis Başkanı'ndan randevu alacaksınız. Meclis'in tümünden, TBMM'den Uygur Türklerinin uğradığı mezalimin 'soykırım' olarak tanınması gerektiğine dair talepte bulunacaksınız." Kaynak↗

ABD Dışişleri eski Bakanı Mike Pompeo
“Mevcut gerçeklerin dikkatli bir şekilde incelenmesi sonucunda, Mart 2017'den bu yana, Çin Komünist Partisinin yönetimi altındaki Çin yönetiminin Müslüman Uygur halkı başta olmak üzere Sincan'daki diğer etnik ve dini azınlıklara yönelik insanlığa karşı suç işlediği sonucuna vardım. Çin’in uygulamaları yüzyılın kara lekesidir.” Kaynak↗

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet
“Doğu Türkistan'daki hak ihlallerinin araştırılması gerekiyor.” Kaynak↗

Kanada ana muhalefet partisi lideri Erin O'Toole
"Çin'in 1 milyondan fazla Uygur Türküne karşı soykırım yapıyor. Kanada buna göz yumamaz.” Kaynak↗

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu
"Her fırsatta Türkiye'de milliyetçilik taslayanlar... Şimdi onlara sesleniyorum: Eğer Çanakkale savaşından bir şey öğrenmişseniz, eğer İstiklal Marşı'nı doğru dürüst idrak etmişseniz Uygur Türklerinin feryadına asla sessiz kalamazsınız." Kaynak↗

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer
39 ülkenin imzaladığı 'Uygur Türkleri' mektubunda Türkiye’nin imzası yok. Bu zulme karşı sessiz kalmak Türkiye’ye yakışmıyor. Çin'le ilişkiler uğruna yüz binlerce Uygur Türkü kardeşimiz feda edilmemelidir” Kaynak↗

İyi Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan
"Uygur Türkleri konusunda 3-5 milyar dolar için sessizliklerini muhafaza ediyorlar." Kaynak↗

Dünya Uygur Kurultayı Genel Sekreteri Doç. Dr. Erkin Emet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2009’da Urumçi’de yaşananları “soykırım” olarak nitelendirdi fakat bugün çok daha kötüsü yapılıyor ama Cumhurbaşkanı hâlâ ses çıkarmıyor.” Kaynak↗

Gerçek Ne?

Çin’in, Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri üzerinde “soykırım” yaptığı iddiaları sosyal medyada uzun süredir yer alıyor. Çin’in Uygur Türklerine yönelik uyguladığı baskıcı politika birçok ülke tarafından kabul görmüş bir gerçek olarak doğrulansa da Türkiye, konuya temkinli yaklaşmayı sürdürüyor. Konu birçok ülkenin Çin ile olan dış ilişkilerinde belirleyici bir unsur olarak yer almasına rağmen Türkiye’nin Çin ile olan ilişkilerini pürüzsüz devam ettirmesi, siyaset ve kamuoyunda tartışmalara neden oluyor.

Son zamanlarda sosyal medyanın önemli gündem maddeleri arasında yer alan, birçok ülkenin Çin ile olan politikalarında ciddi kararlar almasına neden olan Uygur Türkleri meselesinde iktidar ve muhalefet ne söylüyor, Türkiye gerçekten sessiz mi kalıyor, uzmanlar ne diyor, gerçekle ne?

2019 yılının Temmuz ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilen Çin ziyareti ve geçtiğimiz günlerde Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Vang Yi’nin Türkiye ziyareti, tartışmaların yeniden alevlenmesine neden oldu.

Muhalefet tarafından Uygur Türklerine sahip çıkılmadığı eleştirileri dile getirilirken, iktidar konunun istismar edildiğini vurgulayan açıklamalar yapıyor. Kamuoyunun gündeminde de geniş yer bulan Uygur Türkleri meselesi, dünyadaki birçok ülkeyi de ayrıştırmış durumda.

Türkiye gündeminde yıllardır yer alan fakat küçük söylemler dışına çıkamayan Doğu Türkistan’daki hak ihlalleri konusu, sosyal medyanın da gücüyle genişlik kazanmaya devam ediyor. Avrupa Birliği ülkeleri, ABD, Kanada, Japonya gibi birçok ülke, Çin’in Uygur Türklerine karşı uyguladığı baskıcı politikaları kabul etse de Çin hükümetinin haberleri yalanlaması ve yeterince kanıta ulaşılamaması, konu hakkında soru işaretleri kalmasına neden oluyor.

Doğu Türkistan’daki olayların gelişimi
Dünyada Doğu Türkistan olarak bilinen Çin’e bağlı Şincan Özerk Bölgesi, yüzyıllardır Uygur Türkleri’ne ev sahipliği yapıyor. Tarihlerinde Göktürk Devleti çatısı altında bağımsız olan Uygur Türkleri, geçmişte bazı zaman dilimlerinde farklı devlet yapıları altında bulunmalarına karşın genelde Çin hakimiyeti altında yaşadı.

24 yıl önce 5 Şubat 1997 tarihinde Doğu Türkistan’ın Gulca şehrinde yaşanan olaylar Çin’in Doğu Türkistan’daki mevcut politikasının temelini oluşturdu. İddialara göre yaşanan olaylar bir katliama dönüşmüş, yüzlerce Uygur Türkünün ölmesi ve 100 bin kişinin tutuklanması ile son bulmuştu. Kaynak↗

Doğu Türkistan’daki Çin’in baskıcı rejiminin dönüm noktası olarak kabul edilen Gulca katliamından sonra 2009 yılında Urimçi katliamı yaşandı. 2009 yılında Uygur Türklerine yönelik baskı, ayrımcılık, ortadan kaybolma, kaçırılma ve zorla çalıştırma gibi nedenlerden dolayı Uygur Türklerinin eylemleri Çin’in müdahalesi ile son bulmuştu. Çin hükümeti resmi olarak Urumçi’de 197 kişinin öldüğü, 1680 kişinin yaralandığı ve 1434 kişinin tutuklandığını açıklasa da Dünya Uygur Komitesi Lideri Rabia Kadir, ölü sayısının binleri aştığını dile getirmişti. Yaşanan katliamlar sonrası durulmayan Doğu Türkistan’daki olaylar, Çin hükümeti tarafından radikal İslamcı teröristlerle mücadele olarak açıklansa da Uygur Türkleri tarafından Çin’in Uygur Türklerine karşı asimilasyonu olarak dile getirildi. Kaynak↗

Yaşanan olaylar sonrası sosyal medyada yer alan toplama kampları, işkence ve zorla çalıştırma görüntüleri Çin hükümeti tarafından yalanlansa da uluslararası medya ve hükümetlerin dikkatini çekti.

Türkiye, “bulgular endişe verici” demişti
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsviçre'deki Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nde 2019 yılında yapılan İnsan Hakları Konseyinin 40'ıncı oturumunda konuşmuş ve “Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri ve diğer Müslüman gruplara yönelik insan hakları ihlallerine ilişkin raporların endişe verici” olduğunu söylemişti. Çavuşoğlu, "Çin'in terörle mücadele hakkını kabul ederken, teröristler ve masum insanlar arasında bir ayrım yapılması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

"Uygur Türkleri’nin sorunları araştırılsın" önergesi TBMM’de reddedilmişti
'Çin'in Doğu Türkistan'da Uygur Türklerine yönelik baskıcı uygulamalarının incelenmesi' amacıyla İYİ Parti'nin meclis araştırması açılmasına ilişkin verdiği önerge 2019 yılında reddedilmişti.

İYİ Parti Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin tarafından hazırlanan ve 22 milletvekilinin imzasını taşıyan Doğu Türkistan araştırma önergesine AK Parti ret, Milliyetçi Hareket Partisi çekimser oy verirken, araştırma önergesinin kabulü için İYİ Parti, CHP ve HDP lehte oy kullanmıştı. Kaynak↗

39 ülkeden Çin’e ortak mektup: “Uygurları derhal salın”
‘Türkiye yer almadı’
Çoğunluğunu Batılı ülkelerinin oluşturduğu 39 ülke, Çin yönetimine ortak bir mektup göndererek Doğu Türkistan'daki toplama kamplarında zorla tutulan Uygurların derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. Mektupta Türkiye'nin imzası yer almadı.

Raporda, “Bize ulaşan güvenilir raporlara göre Sincan'da (Doğu Türkistan), bir milyondan fazla insan keyfi olarak, 'siyasi eğitim' kamplarında gözaltında tutuluyor. Bölgede giderek artan ağır insan hakları ihlali raporları gördük. Uygur kültürünün yanı sıra din veya inanç özgürlüğü, serbest dolaşım, dernek kurma ve ifade özgürlükleri ile ilgili çok ciddi kısıtlamalar var. Pekin, yaygın gözetleme ve orantısız bir şekilde Uygurları ve diğer azınlıkları hedef almaya devam ediyor. Ayrıca zorla çalıştırma ve kısırlaştırma dahil, zorunlu doğum kontrolü hakkında çeşitli raporlar var." ifadeleri yer aldı.

Almanya’nın yayınladığı mektupta; ABD, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Bulgaristan, Kanada, Hırvatistan, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Haiti, Honduras, İzlanda, İrlanda, İtalya, Japonya, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, Marshall Adaları Cumhuriyeti, Monaco, Nauru, Hollanda, Yeni Zelanda, Kuzey Makedonya, Norveç, Palau, Polonya, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, İngiltere temsilcilerinin imzaları yer alıyor. Kaynak↗

ABD’den Çin yetkililerine yaptırım kararı
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Çin'i, Müslüman Uygur Türklerine işkence yapmak ve onların kültürlerini silmeye çalışmakla suçlamıştı. ABD eski Başkanı Donald Trump döneminde imzalanan yasa ile Uygur Türklerine yönelik baskı politikalarının sorumlusu olan Çin yetkililerinin ABD'deki mal varlıkları dondurulmuş ve vize yasağı getirilmişti. Kaynak↗

Mike Pompeo: “Çin soykırım yapıyor”
ABD Dışişleri eski Bakanı Mike Pompeo, "Soykırımın sürdüğüne inanıyorum. Çin'in parti devletinin Uygurları yok etmek için sistematik olarak çalıştığına tanık oluyoruz" ifadelerini kullanmıştı. ABD’de gerçekleşen seçimlerle birlikte 2021’in Ocak ayında değişen kabine sonrası Dışişleri Bakanlığı görevine gelen Antony Blinken, eski bakan Mike Pompeo’nun Uygur Türkleri ile ilgili verdiği kararları desteklediğini açıklamıştı. Kaynak↗

Kanada ve Hollanda ‘soykırım’ olarak tanıdı
Kanada Federal Parlamentosu, Çin'in Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını 'soykırım' olarak tanımlayan yasayı onayladı. 338 koltuklu mecliste 266 milletvekili tasarı lehine oy kullandı. Mecliste oylamaya katılan tek bakan ise 'Kanada hükümeti adına' çekimser oy kullandı.

Hollanda Parlamentosu da Çin'in Uygurlara yönelik uygulamalarını 'soykırım' olarak tanıdı. Hollanda parlamentosunda Çin'deki Uygur Müslüman azınlığa yönelik uygulamaları soykırım olarak tanımlayan ve bağlayıcı olmayan önerge kabul edildi. Kaynak↗, Kaynak↗

Birçok Müslüman ülke, Çin’in Doğu Türkistan politikasını destekliyor
Belarus'un, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi 44. Oturumunda Çin'in Doğu Türkistan'da "teröre ve bölücü gruplara" karşı mücadelesini desteklediğini açıklayan mektubunu 46 ülke temsilcisi imzaladı. 

Aralarında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Pakistan ve Filistin gibi nüfusunun çoğunluğu Müslümanlardan oluşan ülkelerin de imzası bulunan mektupta, "Pekin'in, Sincan bölgesinde terörizm, bölücülük ve aşırıcılıkla mücadele etmek için aldığı önlemlerin bölge halkının insan haklarını güvence altına almasını takdir ediyoruz. Sincan'da son 3 buçuk yıldır hiç terör olayı yaşanmadı ve bölge yeniden huzur ve istikrara kavuştu." ifadeleri yer aldı. Ayrıca mektuba imza atan 46 ülke temsilcisi, Çin'e asılsız suçlamalarda bulunma girişimlerinin durdurulması çağrısı yaptı.

Mektubu imzalayan 46 ülke arasında;
Çin, Bahreyn, Belarus, Burundi, Kamboçya, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Komorlar, Kongo, Küba, Kuzey Kore, Cibuti, Mısır, Ekvator Ginesi, Eritre, Gine, Gine Bissau, İran, Irak, Laos, Lesotho, Mozambik, Myanmar, Nepal, Nikaragua, Nijer Umman, Pakistan, Filistin, Papua Yeni Gine, Filipinler, Rusya, Suudi Arabistan, Sırbistan, Solomon Adaları, Güney Sudan, Sri Lanka, Sudan, Surinam, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Venezuela, Yemen, Zambiya, Zimbabve ve Togo yer alıyor. Kaynak↗

Çin reddediyor
Uluslararası kamuoyu ve medyada sıkça yer bulan Doğu Türkistan’la ilgili iddiaları Çin hükümeti reddediyor. Konuyla ilgili yaptığı bir açıklamada “Saçmalık' ve 'büyük bir yalan” diyen Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, “Sincan'a dair dile getirilen sözde soykırım iddiaları saçmalık. Bu söylentilerin belirli bir amacı var ve tamamen yalan" ifadelerini kullanmıştı. Kaynak↗

Çin: “Kamp değil, mesleki eğitim kursu”
Çinli yöneticilerin uzun bir süre reddettiği ve en son Çin’in Doğu Türkistan Valisi Şöhret Zakir’in, var olduğu anlamına çıkacak açıklamalar yaptığı toplama kampları, Çin tarafından mesleki eğitim kursu olarak adlandırılıyor. Şöhret Zakir kamplara alınan kişileri ise “kursiyer” olarak tanımlıyor ve yoğunlaştırılmış eğitimin ardından mezun olduklarını söylüyor. Zakir konuyla ilgili Çin medyasına verdiği röportajda, "Mesleki eğitim sayesinde, kursiyerlerin çoğu, hatalarını anlayarak terörizmin ve aşırılığın özünü ve ne kadar zararlı olduğunu gördüler. Doğruyu yanlıştan ayırt ederek aşırılık yanlısı düşüncelerden uzak durmayı öğrendiler. Radikal düşüncelere karşı daha dirençli hale geldiler. Hangi etnik kökenden gelirse gelsin, Sincan'daki halkın yaygın biçimde kabulünü ve kalbi desteğini kazandı. Sincan şimdi sadece güzel değil, aynı zamanda güvenli ve istikrarlı da" ifadelerini kullanmıştı. Kaynak↗

Uzmanlar ne diyor?

“Türkiye ve İslam ülkelerinin Uygur sessizliği, ticari ilişkilerden”
Muhalefet partileri ve kimi uzmanlar Türkiye’nin, Çin’in Uygurlara yönelik baskılarına karşı net tavır sergileyemediğini belirtiyor. Uzmanlar ve siyasiler net tavır sergileyememesini ise Çin’den “siyasi ve ekonomik beklentiler” olarak yorumluyor.

Frankfurt Küresel İslam Araştırmaları Merkezi (FFGI) Direktörü Prof. Dr. Susanne Schröder'e göre dış politikada yalnızlaşan Türkiye’nin sessizliğinde, Çin’den siyasi ve ekonomik beklentileri belirleyici rol oynuyor. Alman profesör konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Çin'in baskı politikalarına ve insan hakları ihlallerine en çok Batılı ülkeler tepki gösteriyor. Geçmişte Uygurlara sahip çıkan Türkiye ve diğer Müslüman ülkeler ise Pekin yönetimine karşı sesini yükseltmekten kaçınıyor. Müslüman ülkelerin bu tavrının gerisinde, ekonomik hesaplar ve çıkarlar yatıyor.” diyor.

Çin hükümetinin her türlü muhalefeti her yola başvurarak baskı uygulayan, aşırı otoriter bir hükümet olarak tanımlayan Schröder, "Türkiye'nin Batı ile ilişkileri kötüleşti. Türkiye siyasi alternatif ve bu bağlamda da Çin ile ittifak arayışında. Ayrıca Türkiye ekonomisi zorda ve acilen iyi ticari ilişkilere ihtiyacı var” ifadelerini kullanıyor. Kaynak↗

İlyas Doğan: “Çin, İslam ülkelerini borçla kendine bağladı”
Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Avukat İlyas Doğan konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Çin borç verme diplomasisiyle İslam ülkelerini kendine bağlamış durumda. Hatta Türkiye'nin ses çıkarmamasında da bunun etkisinin olabileceğini düşünüyorum” diyor. Uygur Türkleri konusunda Türkiye’nin önemime vurgu yapan Doğan,“ Müslüman ülkeler ortak bir duruş sergileseler, Çin'den Müslüman vatandaşlarına daha hakkaniyetli davranmasını talep etseler etkisi olacaktır. Ama İslam ülkelerinin diktatöryal rejimlerinin böyle bir gündemi yok. Bence asıl görev Türkiye'ye düşmektedir. Türkiye Uygurlar ile ilgili iki şey yapmak zorundadır. Birleşmiş Milletler'de yapılan konuşma önemlidir, ama yeterli değil. Türkiye'nin uluslararası toplumun bu konuya ilgisini teşvik etmesi gerekiyor. Çünkü orada bir suç işleniyor. Türkiye'nin burada sessiz kalmaması gerekiyor" ifadelerini kullanıyor. Kaynak↗

RAPORLAR

Newlines Strateji ve Politika Enstitüsü
Doğu Türkistan konusunda ilk bağımsız rapor olma özelliği taşıyan ABD merkezli Newlines Strateji ve Politika Enstitüsü’nün hazırladığı rapora göre, Çin, Doğu Türkistan’da BM Soykırım Sözleşmesi’nin tüm maddelerini ihlal ediyor.

Raporda, Çin hükümetinin "BM Soykırım Sözleşmesi'ne aykırı olarak, Uygurlara karşı devam eden soykırımdan sorumlu olduğu" belirtildi. Newsline'ın özel girişimler direktörü ve raporun ortak yazarı Azim İbrahim, ellerinde soykırım iddialarını destekleyecek "çok kuvvetli" deliller olduğunu vurguladı. Rapora göre, Çin hükümetinin 2014'ten bu yana Sincan genelinde bin 400 kadar yargısız gözaltı tesisinde 1-2 milyon kişiyi tuttuğu ileri sürüldü. Raporda, “Toplama kamplarında tutuklu bulunan Uygurlar temel insani ihtiyaçlardan yoksun bırakılıyor, ciddi şekilde aşağılanıyor ve uzun süre yiyeceksiz hücre hapsi de dahil olmak üzere insanlık dışı muamele veya cezaya maruz kalıyor. İntiharlar o kadar yaygın hale geldi ki tutuklular 'intihara dayanıklı' üniformalar giymek zorunda kalıyor ve bu kişilerin kendilerine zarar verebilecek materyallere erişimleri engelleniyor.” ifadeleri kullanıldı. Kaynak↗

ABD Kongresi Çin Kongre-İcra Komisyonu (CECC)
Amerika Birleşik Devletleri'nde Kongre bünyesinde faaliyet gösteren Çin Kongre-İcra Komisyonu’nun (CECC) 2019 yılına ilişkin yayımladığı Yıllık İnsan Hakları Raporu'nda, "Komisyon Çin'in dini azınlıklar, çalışanlar ve basın üzerindeki baskısı ve Sincan'daki (Doğu Türkistan) Uygur azınlığa yönelik faaliyetleri insanlığa karşı suç işlediğine inanıyor." ifadeleri yer aldı. Kaynak↗

CECC raporuna göre;
Yetkililer, Doğu Türkistan'da geçen yıl boyunca bir milyondan fazla Uygur, Kazak, Kırgız, Hui ve diğer azınlıkları keyfi olarak tutukladı.
İnsanların yargısız olarak tutulduğu toplama kampları genişletildi.
Zorla ilaç verme dahil olmak üzere kamplardaki güvenlik personeli tutuklulara işkence yaptı.
'Dini' kabul edilen davranışlara cezanın yanı sıra zorla çalıştırma ve aşırı kalabalık yerde tuttu.
Yetersiz yemek verildi, siyasi doktrin (asimilasyon) uygulandı.
Bazı tutuklular, Doğu Türkistan'daki toplama kamplarından Çin'in diğer bölgelerindeki gözaltı tesislerine transfer edildi. Bunda kamplardaki aşırı kalabalık ve yetkililerin tutuklularla ilgili bilgileri gizleme amacı etkili oldu.
Tutuklulardan bazıları kamplardaki kötü koşullar, tıbbi ihmal veya diğer sebeplerle öldü.
Toplama kampındakilerin çocukları yetimhanelere, sosyal merkezlere ve yatılı okullara yerleştirildi.
Çinli yetkililer, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi'ni ihlal ederek yargıyı etkilemeye, hukuku kontrol etmeye ve insan hakları avukatlarına zulmetmeye devam ettiler. Kaynak↗

İHH
İHH İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (İNSAMER) tarafından "Doğu Türkistan'da Toplama Kampları: Adım Adım Soykırım" raporunda, “Çin'in sözde "Mesleki Eğitim ve Öğretim Merkezi" ismiyle son yıllarda toplama kampı sayısı artırdı. Kamplarda her türlü fiziksel, psikolojik işkence yöntemi uygulanıyor. Keyfi güç kullanımı, özgürlüğün sistematik olarak kaldırılması, kültür ve inançların tahkiri, ideolojik baskılama, taciz ve işkence gibi tüm metodlar kullanılıyor. Bölgedeki 1200 civarı kampta 3 milyon kişinin olabileceği tahmin ediliyor. Çin'in gizlilik ve kapalılık politikaları yüzünden maalesef net bilgilere ulaşmak çok güç.” ifadelerini kullanıldı. Kaynak↗

Center for Global Policy
ABD’de yer alan küresel politika araştırma merkezi Center for Global Policy’in raporuna göre: “570 bin Uygur Türkünü pamuk tarlalarında “modern köle” olarak zorla çalıştırılıyor.”

Raporda, Uygur Türkleri ve diğer azınlıkların, çalışma kampları dışında Sincan’ın batı bölgesindeki pamuk tarlalarında zorla çalıştırıldıklarına dair görüntülü ve yazılı somut kanıtlar sunulduğu bilgisi yer alırken, Sincan’daki üç bölgedeki pamuk tarlalarına 2018 yılında 570 bin kişinin zorla devlet tarafından gönderildiği kaydediliyor. Kaynak↗

Çin’in Doğu Türkistan Raporu
Çin hükümeti tarafından yayınlanan raporda Doğu Türkistan Özerk Bölgesi’ndeki Uygurların kökeninin Türklerden gelmediği iddia edildi. Raporda, Uygurların “Türkçü ve İslamcı” grupların siyasi oyuncağı haline geldiği ifade edildi.

Çin hükümetinin raporunda, “Aşırılık yanlılarının ülkeyi bölme ve bölge tarihini, gerçeklerini çarpıtma çabalarına rağmen” Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin Çin topraklarından ayrı sayılamayacağı belirtildi.

“Uygurların tek inancı İslam değildir.” denilen raporda, İslam dininin Araplar tarafından dayatılmış olduğu kaydedildi.

Raporda, “yeniden eğitim” olarak adlandırılan kampüslerin radikal İslamcılığı önlemek için açıldığını savunuldu.

Pekin hükümetinin raporunda, Doğu Türkistan Bölgesi’nin üçüncü yüzyılda kurulan Han Hanedanlığından beri Çin’in bir parçası olduğu, bölgedeki etnik kültürün, uzun bir göç ve uyum süreci sonucu oluştuğu ifadeleri yer aldı. Kaynak↗

ABD Dışişleri Bakanlığı
3 milyon Uygur Türkü kamplarda zorla tutuluyor ve kamplara götürülen kişilerin çocukları ellerinden alınıyor. Kampa götürülenlerin büyük kısmından bir daha haber alınamıyor.  Kaynak↗

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW)
ABD merkezli sivil toplum kuruluşu olan İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Uygur ve diğer Müslüman azınlıkların bir bilgisayar programı tarafından "rastgele ve keyfi" seçilerek tutuklandığını iddia etti. Kırgızistan sınırındaki Aksu vilayetinde 2 binden fazla Doğu Türkistanlının bilgisayar programı yoluyla tutuklandığını, söz konusu verilerin Çin polis raporlarının sızdırılması sonucu elde edildiğini açıkladı. HRW'ye göre Şincan'da (Doğu Türkistan) Uygurlara yönelik keyfi tutuklama ve gözaltılar, özerk bölgede konuşlandırılmış kameralardan veriler elde ederek Bağlantılı Ortak Operasyon Platformu (Integrated Joint Operations Platform) adlı bir programla yapılıyor. Kaynak↗

Paylaş:
yorum kuralları

Önemli gelişmeleri yakından takip et