Drawing Layer 1

Gri TV Nedir?

İfade edebiliyor muyuz? Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğü tartışmaları

+A -A
10:33 02-06-2021
Aklayanlar

Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğünün olduğunu, isteyen herkesin istediği her şeyi dile getirebildiğini savunanlar, ifade özgürlüğünün yasalarla korunduğunu ve AK Parti dönemimde gerçekleşen reformlarla birlikte özgürlüklerin ileriye taşındığını ifade ediyor.

İBB Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Faruk Gökkuş
“Özgürlük yok diyen bu arkadaşlar Türkiye'de yaşamıyor, kafaları Türkiye'de değil. Çünkü Türkiye'de fikir özgürlüğü sonuna kadar var. Ama Türkiye'de Hukuk kim suç işlerse ne olduğuna bakmadan yakasına yapışır, yargılar. Türkiye'de fikir özgürlüğü tüm çerçevesiyle vardır. Ama bu arkadaşların kafası Türkiye'de olmadığı için Türkiye'deki özgürlüklerden bihaberler.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından:

2012
“İfade özgürlüğünün, fikir özgürlüğünün ne manaya geldiğini çok iyi bilen bir Başbakanım.”

2016
"Benim ülkemde özgürlük gibi bir sorun var mı? Benim ülkemde böyle bir sorun yok; isteyen istediği gibi konuşuyor, inandığı gibi yaşıyor, istediği gibi giyiniyor, istediği gibi yiyor içiyor, istediği her şeyi yapıyor. Biz hiçbir şeye yasak getirmedik. Türkiye, yasakların olduğu bir ülke olmamıştır. Türkiye hiçbir dönemde bu kadar özgür, bu kadar huzurlu, bu kadar rahat bir dönemi yaşamamıştır."

4 Nisan 2018
“Bir sistem değiştirdik, başkanlık sistemine geçtik. Artık Türkiye çıta yükseltti, Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkartacağız. Demokrasi mücadelemizi, özgürlük mücadelemizi bugüne kadar nasıl verdiysek bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Artık ülkede inanç özgürlüğü kavgası olmayacak. Artık düşünce, fikir özgürlüğü kavgası olmayacak. Herkes inancında serbest. Fikir, düşünce özgürlüğünde inandığını rahatça konuşabilecek.”

20 Nisan 2018
“Düşünce özgürlüğü, demokrasinin temel ilkesidir. AİHM’e göre ifade özgürlüğü, devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan, şok edici veya rahatsız edici bilgi ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir. Bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz.”

Eylül 2020
“Son 18 yıldır attığımız her adımda demokrasinin güçlendirilmesini, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesini hedefliyoruz. Temel hak ve özgürlükler ile ifade özgürlüğünün güçlendirilmesini sağlamak amacıyla istinafta kesinleşen bazı suçlar için temyiz yolunu açtık. İfade hürriyetinin bir parçası olan eleştiri ve haber verme hakkının mevzuatımızda daha güçlü bir temele sahip olmasını sağladık.”

Nisan 2021
"Hiçbir isme medyadaki ve siyasi alandaki açıklamaları sebebiyle herhangi bir soruşturma açılmış veya benzeri işlem yapılmış değildir. Ancak geçmişi darbeler ve bildiriler ile dolu bir ülkede bir gece yarısı 104 emekli amiralin böyle bir girişimde bulunması asla kabul edilemez. Bunun adına 'ifade özgürlüğü' diyemeyiz. İfade özgürlüğü; 'aksi halde' diyerek başlayan ve ülkenin seçilmiş yönetimini darbe ile tehdit eden cümleleri de kesinlikle kapsamaz.”

Mart 2021
"Mevzuatı ve uygulamayı, ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının en geniş şekilde teminat altına alınması doğrultusunda gözden geçiriyoruz. İfade ve basın özgürlüğüne ilişkin standartları yükseltmek için gazetecilerin mesleki faaliyetlerinin kolaylaştırılmasına yönelik tedbirler geliştiriyoruz."

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik
“Çok uzun bir zamandır terörle mücadele eden bir ülkeyiz. 15 Temmuz'da FETÖ'nün darbe girişimine karşı güçlü bir tepki verdik. Bu tepki karşısında aldığımız tedbirler hukuka uygun olmasına rağmen haksız birtakım eleştirilere muhatap oluyor. Ama reform sürecimizi sürdürüyoruz. Hem bireyin hak ve özgürlüklerinin artırılması, en önemlisi de ifade özgürlüğünün genişletilmesi bakımından burada güçlü kalemler yer alacak.”

TBMM Meclis Başkanı Mustafa Şentop
“Herkes farklı da olsa eleştiri kabilinden de olsa görüşlerini ortaya koyabilir ancak basit, alelade, seviyesizce, alçakça ifadeler, hakaretler siyaset değildir, ifade hürriyeti de değildir. Özellikle Anayasa'nın 104. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil eden seçilmiş Cumhurbaşkanı'na karşı basit, alelade hakaretlerin Meclis çatısı altında yeri yoktur.”

Emekli amirallerin bildirisinden sonra açıklama yapan
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş

“Türkiye’de insanların fikirlerini beyan etmelerinin yolları bulunuyor. Kişiler basın açıklamalarında, konferanslarda görüşlerini belirtebilir ya da siyasete girerek görüşlerini dile getirebilir. Fakat gece yarısından sonra tam da böyle muhtıra mahiyetindeki bir bildiri yayınlayacaksınız, sonra diyeceksiniz ki 'Fikir özgürlüğü var' diyemezsiniz.”

Sabah Gazetesi Yazarı Hilal Kaplan
“İfade özgürlüğü konusunda ‘İslâm ahlaksızdır. Muhammed ahlaksızdır. Takipçileri ahlaksızdır’ diyen müptezeli bile beraat ettiren bir yargımız olduğunu unutmayalım. Ya da Milletvekili Ravza Kavakçı'ya ‘köpek’ ve ‘pis domuz’ diyenleri bile beraat ettiren oldukça ‘geniş’ bir ‘ifade özgürlüğü savunucusu’ yargı kararları olduğunu da hatırlatırım.”

Sokak röportajlarından:
“Tabi ki var. Bakın ne kadar güzel konuşabiliyoruz, sorabiliyorsunuz. Tutuklamalar hakaretten dolayı oluyor.”

“Ceza göreceli bir kavram ama insanlar hakaret etmeden düşüncelerini dile getirirse, ifade özgürlüğü var. Şimdi gidip Cumhurbaşkanına ya da CHP liderine hakaret edersen tabi ceza yersin.”

“Türkiye ifade özgürlüğü konusunda eskiye nazaran çok daha iyi durumda. Eskiden düşüncelerini paylaşan insanlar, toplum tarafından bile dışlanırdı.”

Karalayanlar

Türkiye’de ifade özgürlüğünün yeterli olmadığını ya da hiç olmadığını dile getirenler ise; hükümet karşıtı konuşanların fişlendiğini, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yargılananların rekor seviyeye ulaştığını, konu hakkında “Silivri soğuktur” diye bir kavram ortaya çıktığını dile getiriyor.

İBB Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Faruk Gökkuş’a yanıt veren
CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı

“Türkiye'de fikir özgürlüğü var ama ifade etmediğin sürece. İfade edersen yallah Silivri'ye…”

İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan
“Örneklerini diktatör İdi Amin'in Uganda'sında görebileceğiniz görüntülere üzülerek şahit oluyoruz. Eski diktatör İdi Amin, 'ifade özgürlüğü var ama ifade ettikten sonra olacakları garanti edemem' diyordu. Türkiye'de yaşananlar İdi Amin gibi diktatörlerin yönettiği ülkelerin icraatlarına benziyor.”

22. Dönem TBMM Başkanı, Cumhurbaşkanlığı İstişare Yüksek Kurulu Eski Üyesi Bülent Arınç
“Ben bu yargıdaki soruna itiraz ediyorum. Çok basit suçlamalar ile hatta gazeteciler için düşünürsek, yazdığı yazıdan dolayı 70 yaşını geçmiş insanların cezaevinde olmasını nasıl izah edebileceksiniz? 15 Temmuz'a giden yolda, yazı ne kadar etkili oldu? Karikatür ne kadar etkili oldu? Ben Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin çok kararını beğenirim. İfade özgürlüğü konusunda bir kararında, 'Herkesin hoşuna giden sözleri söylemek ifade özgürlüğü değildir, herkesin canını sıkan, yüzünü buruşturan, insanı irrite eden, hatta bu kadar da olmaz dedirtecek şeylerin söylenmesi ifade özgürlüğüdür' demiştir. O yüzden sonuna kadar eleştirin. Eleştiriye açık olacağız ama asla hakaret olmayacak, asla istihza olmayacak.”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan
“Gençler özgürlük, işsizlik ve eğitim sorunlarıyla yaşıyor. Gençlerin sosyal medyada birbirleriyle ‘Silivri soğuktur şimdi' diye şakalaştığını görüyorum. AİHM tarihi boyunca ifade özgürlüğü konusunda hakkında en çok ihlal kararı verilen ülke Türkiye. Gençlerin hepsinin hayalleri, parlak fikirleri olduğunu biliyorum. Bu fikirleri gerçekleştirebilmek için özgürlük ortamı gerekiyor.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
“5 yılda bir ya da 4 yılda bir gidip sandıkta oy kullandık, dolayısıyla iktidarı seçtik ‘bizde demokrasi vardır’ demek yanlış, bu demokrasinin sadece bir parçası ama onun dışında; düşünce özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, güçler dengesi, yürütme organının şeffaf olması, bütün yaptığı harcamaların hepsinin hesabını vermesi bunların hiçbirisi yok. Hükümetin yaptığı demokrasiye aykırı uygulamalar nerede son bulacak? Bu konuda hiç kimse bir tahmin yürütemiyor.”

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer
“İfade özgürlüğünü genişleteceğiz, kişi özgürlüğü ve güvenliğini güçlendireceğiz. Nefret söylemi ve ayrımcılıkla mücadele edeceğiz diyorsunuz, sonra da gidip muhalefet liderlerini Sayın Akşener'i, Sayın Kılıçdaroğlu'nu 84 milyonun önünde hedef göstermekten kaçınmıyorsunuz. Hani nerede kaldı İnsan Hakları Eylem Planı’nız. Hani ifade özgürlüğü, kişi güvenliği artacak, nefret söylemi bitecekti.”

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır
“İktidarı eleştiren kim varsa gözaltına alınıyor. İstiyorlar ki her yaptıkları alkışlansın. Ülkemize sayısız katkıları olan sanatçılarımız, suç içermeyen ifadeleri nedeniyle adliye kapılarında bekliyor ve yargılanıyorlar. Bu tutum; hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmamaktadır. COVID-19 sürecinde 75-80 yaşında insanları adliye kapılarında keyfi bir şekilde süründüren bu iktidar, reform kelimesini kullanıyorsa, altını doldurmalıdır. Reform zihniyetle başlar, ama iktidarın zihniyeti her istediğini yargı eliyle yaptırmak.”

Siyaset Bilimci Alphan Telek
“Ses çıkarmak için iki temel unsur gerekli: İfade özgürlüğü ve birlikte başarabiliriz duygusunu inşa eden bir siyaset. Bugün Türkiye’de ne yazık ki ikisi de hasarlı. Çabalar var, demokratik bir koalisyon inşa etmek, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş etrafında yapılan tartışmalar bunlar önemli ama yeterli değil. Güvencesizlerin acil ihtiyaçları var, bunu ancak bir sosyal refah devleti çözebilir. Eşit ve özgür bir siyasi iklim gerekir, mevcut hükümet sistemi gücü tek elde yoğunlaştırıyor. Gençlerin çoğunluğu fırsat bulsa ülkeyi terk etmek istiyor. Benim gördüğüm gençler, hem ailede hem sokakta hem işyerinde ifade özgürlüğünün olmadığını düşünüyorlar; baskılanmadan konuşabilmek istiyorlar. Aslında gençler siyasal ve sosyal olarak adil bir ülkede yaşamak istiyorlar, bu da sanırım hepimizin talebi.”

Yazar Orhan Pamuk
"Ben siyasi konuşma yapmaya meraklı değilim. Siyaset sorana düşünce özgürlüğü yok diyorum. Türkiye’de siyasi laf edenleri sokakta dövüyorlar, parmaklarını kırıyorlar, tehditler ediyorlar, mafya karışıyor işin içine."

Sokak röportajlarından:
“İfade edemiyoruz… Gerçekleri konuşmaya kalkarsan içeriye alınıyorsun. Adaletin, demokrasinin, insan haklarının olmadığı bir yerde ifade özgürlüğü olur mu?”

“Muhalif anlamda fikirlerini söyleyen herkes içerde. Şu an ülkedeki son durum; Atatürk’e küfür etmek ifade özgürlüğü ama iktidardan herhangi bir siyasiye söyleyeceğiniz eleştiri hainlik.”

“Maalesef ifade özgürlüğümüz yok. Bir şey konuşurken ya da yazarken iki defa düşünüyoruz.”

Gerçek Ne?

Anayasa’nın 25. Maddesi:
Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. Kaynak↗

Anayasa’nın 26. Maddesi:
Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.

Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.

Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümlere, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.

Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir. Kaynak↗

Cumhurbaşkanına hakaret suçu
1961 yılından 2005 yılına kadar cumhurbaşkanına hakaret suçunu TCK’nin 158. maddesi düzenliyordu. 2005 yılında kabul edilen yeni TCK’da ise bu suç kanunun 299. maddesinde düzenleniyor.

Türk Ceza Kanunu’nun 299. Maddesi:
Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır. Kaynak↗

Yıllara göre Cumhurbaşkanına hakaretten açılan soruşturmalar
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü her yıl adli istatistikleri ve adalet istatistiklerini yayımlıyor. 1 Haziran 2021 itibariyle en son yayımlanan 2019 yılı istatistiklerine göre, 2019 yılında TCK’nın 299. maddesi sebebiyle 36 bin 66 soruşturma açılmış, bunlardan 11 bin 371 tanesine kamu davası açılması kararı alınmış. Kaynak↗

Yıllara göre dava sayısı
2015 yılında toplam 7 bin 216 soruşturmadan, 2 bin 76’sına,
2016 yılında toplam 38 bin 254 soruşturmadan, 3 bin 999’una,
2017 yılında toplam 20 bin 539 soruşturmadan, 5 bin 281’ine,
2018 yılında toplam 26 bin 115 soruşturmadan, 4 bin 880’ine,
2019 yılında toplam 36 bin 66 soruşturmadan, 11 bin 371’ine dava açılma kararı alınmış. Kaynak↗

Cumhurbaşkanına hakaretten dolayı açılan davalardaki sanık sayıları:
2011: 175
2012: 141
2013: 139
2014: 132
2015: 1.953
2016: 4.187
2017: 6.033
2018: 5.233
2019: 12.298 Kaynak↗

AİHM: İfade özgürlüğünü en çok ihlal eden ülke Türkiye
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2020 raporuna göre Türkiye, 2020 yılında, 2019 yılında olduğu gibi ifade ve düşünce özgürlüğünün en çok ihlal edildiği ülke oldu.

AİHM geçen yıl toplam 871 davada karar açıkladı. Davaların 762'sinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) en az bir maddesinin ihlal edildiğine hükmedilirken, 84'ünde ihlal bulunmadı. Davaların 6'sı dostane çözümle, 24'ü ise diğer yollardan sonuçlandı. AİHM 2020 yılında, Türkiye hakkında toplam 97 karar açıkladı, bunların 6'sında herhangi bir ihlal tespit edilmedi, bir dava dostane çözümle, beş dava ise diğer yollardan sonuçlandı. Toplam 85 davada ise AİHS'nin en az bir maddesinin ihlal edildiği sonucuna varıldı.

Türkiye hakkındaki davalarda 31 kez ifade özgürlüğü, 21 kez adil yargılanma hakkı, 16 kez özgürlük ve güvenlik hakkı, 14 kez mülkiyet hakkı, 11 kez de toplanma ve dernek kurma özgürlüğüyle ilgili maddelerin ihlal edildiği sonucuna varıldı.

31 Aralık 2020 itibarıyla, AİHM’de karara bağlanmayı bekleyen davaların yüzde 22,4’ünü Rusya’dan, yüzde 18,1’ini ise Türkiye’de gelen başvurular oluşturdu.

Bu ülkeleri, yüzde 16,8 ile Ukrayna, yüzde 12,2 Romanya ve yüzde 5,6 ile İtalya izliyor. Bu ülkelere karşı başvurular toplam dosyaların yüzde 75'ine eşit. 2019’dan geçen yılın sonuna kadar, Türkiye'den gelen başvuruları yüzde 27 oranında arttı. Kaynak↗

AİHM kararlarının yüzde 42’si Türkiye’den
1959-2019 yılları arasında AİHM tarafından ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmedilen kararlara bakıldığında, toplam 845 kararın 356’sının Türkiye’ye ait olduğu görülüyor. İfade özgürlüğü ihlali olduğuna hükmedilmiş AİHM kararlarının yüzde 42’si Türkiye’nin.

Araştırmalar

Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Abdulkadir Selvi’nin 17 Mart 2021 tarihinde yayımlanan yazısında yer verdiği Konsensus Araştırma şirketinin anketine göre, Türkiye’nin yüzde 65’ten fazlası ifade özgürlüğünün olmadığını dile getiriyor.

Ankete göre;
Türkiye’nin yüzde 65.6’sı ifade özgürlüğünün olmadığını belirtiyor,
Yüzde 34.4’ü ise Türkiye’de ifade özgürlüğünün olduğunu dile getiriyor.

Uluslararası araştırma: Türkiye ifade özgürlüğü arayışında ilk sırada
ABD faaliyet gösteren “Pew Resarch Center” isimli araştırma şirketinin 34 ülkede gerçekleştirdiği araştırmaya göre, düşünce ve basın özgürlüğü talebinin son 5 yılda en fazla arttığı ülkelerin başında Türkiye geliyor.

Araştırmaya katılanlara, “Ülkenizde hükümetin sansürü olmadan herkesin istediğini söylemesi ne kadar önemli?” sorusu yöneltiliyor:

  • Türkiye’de 2015 yılında ifade özgürlüğüne destek oranı yüzde 43 iken, bu oranın 2019 yılına gelindiğinde 22 puanlık artışla yüzde 65’e çıktığı gözlemleniyor.

Sıralamada Türkiye’yi Fransa izliyor. 2015 yılında ifade özgürlüğüne destek Fransa’da yüzde 67 iken, bu oran 2019 yılına gelindiğinde 16 puanlık artışla yüzde 83’e çıktı.

Araştırmanın ikinci bölümünde ise ankete katılanlara “Ülkenizde hükümetin sansürü olmadan basının özgür bir şekilde çalışmasını ne kadar önemli buluyorsunuz?” sorusu yöneltiliyor:

  • Türkiye’de 2015’de basın özgürlüğünün önemine inananların oranı yüzde 45 iken, 2019 yılında 19 puanlık artışla yüzde 64’e çıktığı gözlemleniyor.

Araştırmaya katılanlara ayrıca “Devletin herkesin yararına çalıştığına inanıyor musunuz?” sorusu yöneltiliyor:

  • Soruya 2002 yılında yüzde 79’u evet diyen Türk vatandaşlarının oranının, 2019 yılına gelindiğinde yüzde 66’ya gerilediği gözlemleniyor.

Freedom House: Türkiye özgürlük sıralamasında 146. sırada
Demokrasi ve özgürlük konularında araştırmalar yapan uluslararası sivil toplum örgütü Freedom House’ın 2020 yılı raporunda yer alan verilere göre Türkiye, 195 ülkenin bulunduğu özgürlük sıralamasında 146. sırada yer alıyor.  Raporda 100 puan üzerinden 32 puan alan Türkiye, 195 ülkenin yer aldığı "özgürlük" sıralamasında 146'ncı sırada yer alarak, "özgür olmayan ülkeler" kategorisinde gösteriliyor. Raporda; Finlandiya, Norveç ve İsveç 100 puanla ilk sırada yer alırken, yıllardır iç savaşta olan Suriye 1 puan ile son sırada yer alıyor. Türkmenistan, Eritre ve Güney Sudan ülkeleri ise 2 puan ile son sıralarda bulunuyor. Rapora göre son 10 yıl içinde toplam 31 puan kaybeden Türkiye, Afrika ülkesi Mali'den sonra dünyada özgürlüklerin en çok gerilediği ülke konumunda gösteriliyor. Kaynak↗

Türkiye’nin basın özgürlüğü karnesi
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (Reporters Without Borders)’in Nisan 2021’de yayımladığı Basın Özgürlüğü Endeksi (2021 World Press Freedom Index) verilerine göre Türkiye, 180 ülke arasında basın özgürlüğü alanında 153. sırada yer alıyor.

İlk sırasında Norveç’in, ikincide Finlandiya’nın, üçüncü sırada ise İsveç’in bulunduğu, Türkiye’nin ise geçen sene 154. sırada yer aldığı ve her sene yayımlanan endeks, yirmi dilde hazırlanan, aralarında medya çalışanları, hukukçular ve sosyologların bulunduğu dünyanın her yerindeki uzmanlara gönderilen anket verilerine dayanıyor. Çalışmanın ilk yayımladığı yıl olan 2002’de 99. sırada yer alan Türkiye, 2016’da 151, 2017’de 155, 2018 ve 2019’da ise 157. sıraya kadar geriledi.

Paylaş:
yorum kuralları

Önemli gelişmeleri yakından takip et